1980 SONRASI TÜRK ROMANI

CUMHURİYET EDEBİYATI’NDA ROMAN

  • 1923’te cumhuriyetin ilanıyla başlayan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nda romanlar; cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele almışlardır. Cumhuriyet’in yetiştirdiği kuşaklar ancak 1950’lerde eser vermeye başladığından ilk yıllarda daha önceki dönemlerde eser veren sanatçıların eserlerini görüyoruz. Daha çok savaş anıları, savaş sonrası Anadolu’nun hali, Anadolu’da zor durumda kalan insanlar, yanlış batılılaşma, batıl inançlar, hurafeler ele alınmıştır. Tekniğin sağla olduğu romanlar verilmiiş, realiz ve natüralizm akımlarının etkisi görülmüştür.
  • Bu dönemdeki önemli temsilcileri Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Reşat Nuri GÜNTEKİN,Sabahattin ALİ,Ahmet Hamdi TANPINAR, Peyami SAFA,Abdülhak Şinasi HİSAR’dır.
  • 1940’lı yıllarda II. Dünya Savaşı’nın etkisiyle konular değişmeye, toplumun sıkıntıları, yaşanan toplumsal değişimler, köy hayatı işlenmeye başlamıştır. Sabahattin Ali yazdığı eserlerle1950 sonrası yazarlara öncülük etmiş, onlara örnek olmuştur.
  • 1950’den itibaren Türk romanı;  milli ve dini duyarlılığı konu alan, toplumcu gerçekçi, bireysel hayatı konu alan ve modernist roman olmak üzere dört anlayış çerçevesinde gelişir. Artık konular ve teknikler oldukça fazla çeşitlenmiştir. Bu konu başlıklarını 11. Sınıf roman ünitesinde verdiğimiz için burada anlatmayacağız.
  • Bundan sonraki bölümde 1980 sonrası Türk romanını anlatacağız.

1980 SONRASI TÜRK ROMANI

  • 1980 sonrası roman ve romancıları sınıflandırmak kolay değildir. Çünkü hem bakış açıları, hem zihniyet, hem konular, yönelimler çok çok çeşitlenmiştir.
  • 1980 darbesi romanın bireyselliğe yönelmesine sebep olmuştur. 1970’li yılların toplumcu yazarlarından çok farklı bir yönde değişim ve gelişim göstermişlerdir.
  • 1980 öncesi modernizmin etkisinde eser veren sanatçılar 1980 sonrasında dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle postmodernist tarzda romanlar yazmaya başlamışlardır. Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Bilge Karasu, Rasim Özdenören, Nedim Gürsel gibi birçok yazar bu yönelime örnek verilebilir.
  • Konular artık psikolojik, fantastik, mistik alanlardan oluşmakta, toplumsallık geri planda bırakılmaktadır.
  • Bu değişimlerde dünyada çapında devam eden postmodernist düşüncenin etkisi büyüktür.
  • Bu bölümde 1980’li yıllarda eser vermeye başlayanlar ile 1980 öncesinde yazmaya başlayıp ‘80’li yıllarda da yazmaya devam eden yazarlardan bahsedeceğiz.
  • 1980 sonrasında yeni gelenekçi roman, İslami roman, soyut roman, postmodernist roman ve dönemimiz romanı gibi eğilimler ortaya çıkmıştır.
  • 1980 sonrası romanda Batılılaşma sorunu, tarihe kaçış,iç göç, kentleşme, ideolojik kimlik bunalımı,sol geçmişle hesaplaşma gibi temalar sıklıkla işlenmiştir.
  • Anlatım zamanla birinci kişiyle anlatıma dönmüş, “sessizce içinden konuşan karakterler” artmıştır.
  • İdeolojik kavgaların durulması tam bir hesaplaşma dönemini başlatmıştır. Eleştirel, objektif yaklaşım yaşanan kaosları açıkça ortaya koymuş ancak ihtilal ve denetimden dolayı soyutlamalar yaygınlaşmıştır. Bu nedenle romanlarda edebi yönden zayıflık ve durgunluk görülmüştür.
  • Romanda insanın iç dünyasına yönelme görülmüş ancak bu, yapay bir iç dökme biçimine dönüşmüştür.
  • Yaşanan durgun ortamda sol kesim bireysellik ve cinselliğe, sağ kesim ise tarih ve tasavvufa kaymıştır. Ortak payda; hapis hayatı, işkenceler ve politika olmuştur.
  • Feminizm, özel hayat, yalnızlık, mistisizm, dış göçte dönen veya dönemeyen insanların yaşamı gibi temalar da romanın konusu olmuştur.
  • Bu dönemde roman denemeye yakın bir hal almıştır.
  • “Sorunsal, kurgu ve anlatım” üzerine odaklanıldığı için sürükleyicilik ve gerilim özellikleri geride kalmıştır.
  • Medyanın gelişmesiyle medyada popülerleşen yazarlar ortaya çıkmış, romancıları popüler kimlikleri roman kalitesinin önüne geçmiştir.
  • Bu dönem yazarları anlatımda klasik yapının aksine üst dille biraz daha kapalı bir ifadeyi gündeme getirmiştir.
  • 1980’den sonra postmodernizm akımı etkili olmaya başlamıştır. Modern sonrası anlamına gelen postmodernizme göre hayat bir oyundur.
  • Postmodernist romancılar; bir kısmını modernizmden devraldıkları metinler arasılık, kolaj, pastiş, üst kurmaca, parodi gibi anlatım tekniklerini yeni bir yorumla eserlerinde kullanmışlardır.
  • Modernizmde de rastladığımız metinler arasılığı, postmodernist yazarlar zenginleştirerek kullanmaya devam etmişlerdir. Metinler arasılık, genel anlamda bir metnin kendinden önce yazılmış metinlerle doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki kurması ve bunun eserde yansıtılmasıdır. Parodi, kendinden önce ortaya konmuş bir metni konu/içerik boyutunda hareket noktası alma olarak kabul edilebilir. Pastiş ise başlı başına bir türe, tarza has üslubun, biçimin taklididir.
  • Postmodernist romanların ayırt edici yönlerinden biri üst kurmacadır. Üst kurmaca, yazma sürecinin de romanın konularından biri olarak kurgulanmasıdır. Bu teknik, roman teorisini roman pratiği içinde göstermektir. Örneğin bir polisiye roman içinde polisiye roman türünün özelliklerinin de romanın içinde yer alması üst kurmacadır. Üst kurmaca her bir romanda, yazarın belirlemesiyle farklı biçim ve yoğunlukta yer alabilir. Üst kurmaca, postmodernist yazarların romanı oyunlaştırma isteklerine en uygun tekniklerden biridir. Bu teknikte anlatıcı, kurmacanın etkin bir figürü haline gelerek doğrudan veya dolaylı olarak okurla iletişim kurar. Kolaj ise herhangi bir konuda farklı yazar, şair ya da kaynaklardan derlenen alıntıların bir araya getirilerek metne yansıtılmasıdır. Türk edebiyatında İhsan Oktay Anar, Hasan Ali Toptaş, Oğuz Atay, Nedim Gürsel, Orhan Pamuk, Bilge Karasu, Pınar Kür, Selim İleri, İnci Aral, Buket Uzuner gibi birçok sanatçının romanlarında postmodernizm akımının etkileri görülmektedir.
  1. ORHAN PAMUK

* Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk Türk romancıdır. 12 Ekim 2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanır.

*Postmodernizmin önde gelen kişilerindendir.

*Birçok türde eser veren Orhan Pamuk, “roman” türü ile ön plana çıkar.

* Romanlarında Doğu-Batı sorunlarını felsefik ve kültürel açıdan ele alır. Kimlik bunalımı, İstanbul, gelenek-modernlik ilişkisi, yalnızlık, yabancılaşma, baba-oğul ilişkisi gibi konuları işlemiştir.  

*Bazı romanlarında tarihi irdeler; bazılarında da toplumsal çözümlemelere girişir.

     * Kurgulamadaki başarısı yapıtlarının en önemli özelliği olarak ön plana çıkar.

*Kapalı ve sembolik anlatım tercih etmiş ve kusurlu ve özensiz bir dil kullanmıştır.

*Deneysel bir yazardır. Neredeyse her romanında biçim denemeler yapmıştır.

*Roman: Sessiz Ev, Cevdet Bey ve Oğulları, Beyaz Kale, Yeni Hayat,Kara Kitap,Benim Adım Kırmızı, Masumiyet Müzesi,Kar, Veba Geceleri, Kırmızı Saçlı Kız…

  • İHSAN OKTAY ANAR

*Tarihi, dini ve kültürel kaynaklara sık sık göndermelerde bulunan eserleri, alegorik nitelikte ve pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

*Üst kurmaca anlayışıyla yazdığı romanlarında iç içe geçmiş olay örgülerinden oluşurlar. Bunlar, sıkı bir kurguya dayanırlar.

*Eserlerinde olağanüstü olaylar ve fantastik unsurlar ve her şeyin mümkün olduğu büyülü atmosfer, dikkat çekicidir.

*Romanlarında ölüm-ölümsüzlük, tanrı- şeytan, insan-şeytan, iyilik-kötülük gibi çatışmalar yer alır.

*Romanları: Puslu Kıtalar Atlası, Suskunlar, Kitab-ül Hiyel, Efrasiyab’ın Hikayeleri, Amat, Yedinci Gün, Galiz Kahraman

  • LATİFE TEKİN

*Büyülü (fantastik) gerçeklik anlayışının temsilcisidir.

*Yazar düş ile gerçeği kendine özgü deyişlerle canlı ve etkili bir dille anlatmıştır.

*Köylerden büyük kentlere göç edenleri, yoksulları konu almıştır.

*Latife Tekin klasik romancıların zaman ve mekânı ayrıntısıyla anlatarak oluşturdukları gerçekçi havayı eserine yansıtmaz, zamanı ve mekânı belirsizleştirir.

*Gerçeklik duygusu uyandıran ayrıntılardan bilinçli bir şekilde kaçınılmıştır. Bu şekilde romanın kurmaca olduğu okura hissettirilmiştir.

*Mizah, metinde dikkat çeken önemli özelliklerden biridir. Bir durumu abartarak gülünç hale getirmek, absürt durumlar yaratarak eğlendirmek romanlarının mizahi yönünü gösteren unsurlardan birkaçıdır.

*Anlatım, masal ve halk hikâyesi gibi türlere ait unsurlarla zenginleşir. Yazar bu unsurları postmodern anlayışa özgü bir üslupla anlatır. Çünkü postmodernizm, eserin gerçekliğini kuşkulu ve sorgulanır hâle getirir.

*Halk anlatı geleneğini, olağanüstüyü, boş inançları, hurafeleri, masalları, destanları kurgu malzemesi olarak kullanmıştır. Böylece metinlerarasılığı geliştirerek kullanmıştır.

* Latife Tekin Sevgili Arsız Ölüm’de, Gabriel Garcia Marguez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanındaki doğaüstü olayları olağan ve sıradanmış gibi sunma biçiminden yararlanarak pastiş tekniğinin bir örneğini vermiştir.

Romanları: Sevgili Arsız Ölüm, Gece Dersleri, Unutma Bahçesi, Ormanda Ölüm Yokmuş, Berci Kristin Çöp Masalları, Buzdan Kılıçlar…

4. LEYLA ERBİL

*Leyla Erbil’e hikâye konusunda da yer vermiştir. Bu bölümde romancılığına değineceğiz.

*Kendinden önce yerleşmiş edebi akımlara bağlı kalmayıp yeni bir biçem geliştirmiştir.

*Türk edebiyatında normal dışı olarak nitelenen karakterlerin bilincini içten yansıtmayı denemiştir.

*Dilbilgisi kuralları ve noktalama işaretlerini altüst ettiği bir dil kullanmıştır.

*Marksizmi işlemiştir ve psikanalizden yararlanmıştır

*Romanlarında daha çok eğitimli, orta veya üst sınıfa mensup, entelektüel, muhalif kadın kahramanlar oluşturmuştur.

* İkiyüzlülükleri, kişisel zayıflık ve korkuların yol açtığı kötülükleri, baskılanmış cinsellik ve bunu mahvettiği kadın-erkek ilişkilerini, her şeye egemen olan eril zihniyeti, küçük görülen entelektüel kadınların hayal kırıklıklarını, toplumsal yaptırımlara karşı çıkan ve kendi olmaya çalışan bireyi anlatmıştır.

*1971’de yayımlanan Tuhaf Bir Kadın, yaşadığı kalıpları kırmak ve değiştirmek isteyen bir genç kızın aile ve arkadaş ilişkileri çerçevesinde anlatılan öyküsünde, sınıflar, değer yargıları ve aydın yanılgıları da sorgulanmıştır.

*Cüce romanında, tanık olduğu olayların acı ve ironik eleştirisini bir fotoğrafçı tarafsızlığı ile yansıtmaya çalışmıştır.

*Romanları: Tuhaf Bir Kadın, Cüce, Karanlığın Gücü, Mektup Aşkları, Üç Başlı Ejderha, Tuhaf Bir Erkek, Kalan

5.PINAR KÜR

*İlk oyununu 17 yaşında, İngilizce olarak yazmıştır.

*Aşk, iktidar ilişkileri,cinsellik, kadın, cinayet gibi konuları işlemiştir.

*Eserlerinde bilinç akışı, iç monolog gibi farklı anlatım biçimleri denemiştir.

*Her romanında kadın sorunlarını ele almıştır.

*Asılacak Kadın ve Yarın Yarın adlı kitapları sinemaya uyarlanmıştır.

*Romanları: Yarın Yarın, Asılacak Kadın, Bitmeyen Aşk, Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Sonbahar, Sadık Bey

6.İNCİ ARAL

*Yazmaya öykü ile başlamış ve ilk öykü kitabı Ağda Zamanı ödül alarak adını duyurmasını sağlamıştır.

*Romanlarındaki en belirgin tema, her şeyin sebebi olan “iletişimsizlik”tir.

*Kadın-erkek arasındaki algılama farklılıkları, yalnızlık, iletişimsizlik, evlilik,ölüm,cinsellik, bağlılık ve özgürlük gibi sorunları işlemiştir.

*Toplum dışına itilmiş, hayatın içinde sıkışıp kalmış, sosyal ve kültürel bir isyan içinde olan, iç dünyasında çeşitli çatışmalar yaşayan bunalımlı insanların yalnızlıkları ve anlamsız buldukları yaşamları üzerinde durmuştur.

*Romanları:  Yeni Yalan Zamanlar Üçlemesi (Yeşil,Mor, Safran Sarı), Ölü Erkek Kuşlar, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm, İçimden Kuşlar Göçüyor, Taş ve Ten, Sadakat, Şaarkını Söylediğin Zaman

7.BUKET UZUNER

*Daha çok düşsel romanlarıyla öne çıkan yazar, yazı hayatına dergilerde yayımlanan hikâyeleriyle başlamış ve birçok türde eserler vermiştir.

*Eserlerinde klasik konulardan gerçeküstüye, günün gerçeklerinden hayalüstü çevre,kişi ve konulara yer vermiştir.

*Romanları: Kumral Ada Mavi Tuna, Balık İzlerinin Sesi, İki Yeşil Su Samuru,Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu, Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceeraları (Su,Toprak,Hava) …

8.ELİF ŞAFAK

*Postmodern romanın önemli temsilcisidir.

*Genellikle marjinalleşmiş insanların hikayelerini, kimlik arayışlarını anlattığı romanlarında dilsel, dinsel, etnik ve ulusal renkleri tek bir noktada buluşturmuş; din, inanç,tarih, mitoloji, kutssal kitaplar ve efsanelere kendi anlayışı çerçevesinde yer vermiştir.

* Sorunlu aile, yalnız çocuk, yabancılaşma, köksüzlük, çok kültürlülük, hoşgörü gibi temeları sıklıkla işlemiştir.

*Romanlarında kendi yaşamından izler bulunur.

*Eserlerinde “kadın dünyası”na farklı açılardan değinmiştir.

*Her romanı görece ve metinsel olarak tarihle bir yönüyle ilişkilidir.

*Eserlerinde unutulmaya yüz tutmuş Osmanlı Türkçesi sözcüklerini sıklıkla kullanmıştır.

*İlk romanı olan “Pinhan” 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü’nü almıştır.

*Romanları: Pinhan, Şehrin Aynaları, Mahrem, Bit Palas,Aşk, Baba ve Piç, Araf, Siyah Süt, İskender, Ustam ve Ben, Med-Cezir, Kağıt Helva, Şemspare, Havva’nın Üç Kızı, On Dakika Otuz Sekiz Saniye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir