TÜRK HALK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  1. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’nın devamı niteliğindedir.
  2. Sade Türkçe ve halkın konuşma diliyle oluşturulmuştur.
  3. Halk değişlerine, atasözlerine, deyimlere yer verilmiştir.
  4. Doğaçlamadır.
  5. Sözlü bir edebiyattır. Okuma-yazma bilen bazı kişiler cönk adı verilen defterlere yazmışlardır.
  6. Dilden dile, nesilden nesle aktarılarak gelişmiştir.
  7. Ölçü, milli ölçümüz olan hece ölçüsüdür. Ancak bazı şairler aruz da kullanmışlardır.
  8. Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
  9. Halkın yaşayışını, hayat felsefesini, özlemlerini, isteklerini, acılarını anlatır.
  10. Şairler halktan kişilerdir. Çok azı eğitim görmüştür.
  1. Şiirler bağlama eşliğinde söylenir.
  2. Şairlere saz şairi, âşık veya ozan adı verilir.
  3. Şiirlerin özel bir başlığı yoktur.
  4. Daha çok yarım kafiye ve redif kullanılarak ahenk sağlanmıştır.
  5. Halk şiiri gözleme dayanır.
  6. Şiirlerde anlatılanlar somuttur.
  7. Kalıplaşmış söz ve mazmunlar az kullanılmıştır.
  8. Biçimde ve anlatımda kusursuzluk aranmamıştır. Biçimden ziyade içerik önemlidir.
  9. Koşma, semai, varsağı, ilahi, mani, türkü, nefes gibi nazım şekil ve türleri vardır.
  10. İşlediği konu ve nazım şekillerine göre üç dalda gelişmiştir: Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı, Aşık Tarzı Halk Edebiyatı ve Anonim Halk Edebiyatı.

ANLATIM BOZUKLUKLARI

  1. SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUKLARI (ANLAMLA İLGİLİ BOZUKLUKLAR)
  • ANLAMCA ÇELİŞEN SÖZCÜK KULLANIMI

Bu tür bozukluklarda bir cümlede ya zıt anlamlı sözcükler veya birbiriyle çelişen kavramlar bir arada kullanılır.

Seninle aşağı yukarı tam on yıldır tanışıyoruz.

Bu konuyu akşam ayrıntılı olarak yüzeysel bir biçimde tekrarlayınız.

  • YANLIŞ YERDE KULLANILAN SÖZCÜKLER (SÖZDİZİMİ YANLIŞLIKLARI)

Bu tarz yanlışlıklarda sözcüğün yanlış yerde kullanılmasından dolayı farklı anlamlar çıkabilir.

Yürürken yazdığı kartı tekrar okudu. (yürürken yazdı mı, okudu mu?  )

Her Allah’ın günü bana bunu yapıyorsun.

Uykusuz yola çıkmayın.

  • YANLIŞ ANLAMDA KULLANILAN SÖZCÜKLER

Bazı sözcükler birbirine benzese de aynı anlama gelmez ve biz bazen bunları karıştırırız. Bazen de sözcükleri yanlış anlamda kullanırız.

Yazar öğretim hayatı boyunca dergilere öyküler yazdı. (öğrenim)

Anahtarınızı güvenilir bir yere bırakın. (güvenli)

Bu iş için verilen parayı küçümsemeyin. (azımsamayın)

  • GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANIMI

Duru bir anlatımda fazla sözcüklere yer yoktur. Bir cümlede bir sözcüğü cümleden çıkardığımızda cümlenin anlamı bozulmuyorsa o sözcük gereksizdir.

Benim talihim, bahtım neden hep kapalı.

Halen yürürlükte olan kanunlar geçerli.

  • GEREKSİZ YARDIMCI EYLEM KULLANIMI

  Aslında gereksiz sözcük kullanımı maddesinde de yer alabilir. Tek sözcükle ifade edebileceğimiz eylemleri,  bir yardımcı fiil ile kullanırsak oradaki yardımcı fiil gereksiz olur.

Koronanın biteceğini umut ediyorum. (umuyorum)

Okulumuzun düzenlemiş olduğu mezuniyet törenine hoş geldiniz. (düzenlediği)

  • DEYİM YANLIŞLIKLARI

Deyimler kalıplaşmış söz gruplarıdır. Bu gruplardaki sözcüklerin yeri değiştirilemez veya eş anlamlıları kullanılamaz. Ayrıca duruma uygun olan deyim kullanılmak zorundadır. Bu şekilde kullanılan deyimler anlatım bozukluğuna sebep olur.

Seni okutalım diye her şeye göz yumduk. (Her şeyi göze aldık)

Bu böyle olmaz, aklını kafana topla. (Aklını başına topla)

  • MANTIK YANLIŞLIĞI VE ANLAM BELİRSİZLİĞİ

Gerek sıralama, gerek yanlış sözcük kullanımı olsun bazen söylenenler çok mantıksız olabilir veya söylenenler tam olarak anlaşılmayıp birden fazla anlama da gelebilir. Bu da anlatımda bozukluğa sebep olabilir. Bu tür sorular bazen, zamir eksikliği olarak da karşımıza çıkabilir.

Kardeşini hiçbir zaman onaylamadı. (kimin kardeşi?)

Çocuğu olmayan anneye herkes acıyordu.

Kravatını takıp gömleğini giydi.

  1. DİLBİLGİSİ YANLIŞLIKLARI (BAĞLAŞIKLIKLA İLGİLİ YANLIŞLIKLAR)
  • ÖZNE- YÜKLEM UYUMSUZLUKLARI

Bu uyum birkaç şekilde olur.

  1. Eğer özne çoğulsa yüklem de çoğul; özne tekilse yüklem de tekil olur. Özne kaçıncı kişiyse yüklem de o kişiye göre çekimlenir.

Ali, ben ve Ayşe sinemaya gittiler. (gittik)

Annen, kardeşin ve sen çok tatlı insansın. (insanlarsınız.)

  1. Eğer yüklem insan dışı bir varlıksa ve çoğulsa yüklem tekil olmak zorundadır.

 Gözlerim kararıyorlar. (kararıyor)

 Kuşlar uçuyorlar. (uçuyor)

UYARI: Eğer kişileştirme söz konusuysa yüklem çoğul olabilir.

     Bulutlar ağlıyorlar.

  1. Öznenin zamir olduğu durumlarda yüklem eğer olumsuzsa öznedeki zamir de olumsuz olmak zorundadır. Olmaması durumunda özne eksikliği de sayılabilir.

Herkes seni sevmek zorunda değil. (kimse veya hiç kimse)

Kimse tatil yapmıyor, çalışıyordu. (hepsi çalışıyordu)

  1. Özne belgisiz zamir ve çoğulsa yüklem tekil olmak zorundadır.

Bazıları bu yemekleri yemezler. (yemez)

Birçoğu bu okulu tercih ettiler. (etti)

  1. Öznede birden çok olan bir sayı varsa yüklem tekil olma zorundadır.

Yedi kişi bu işi bitiremediler. (bitiremedi)

  1. Öznede sayı sıfatı varsa tamlanan çoğul eki almaz. Bunun sadece birkaç istisnası vardır. Bunlar da şunlardır: üç silahşorler, kırk haramiler, yedi cüceler.

 Altı işçiler evi boyadı. (işçi)

  • ÖZNE EKSİKLİĞİ

Özellikle sıralı veya bağlı cümlelerde öge eksiklikleri yaşanabilir. Çünkü böyle cümlelerde ortak ögeler kullanılabilir. İşte ortak ögenin kullanılmaması gerektiği durumlarda bir ögeyi eksik kullanmak anlatım bozukluklarına sebep olur.

Herkes bu olay karşısında tepkisiz kaldı, sesini çıkarmadı.

Hiçbiri bu kitabı okumamış, yanlış değerlendirmelerde bulunmuştu.

Yazarın çevirilerinde hatalar var, sinema diline de uygun değil.

  • YÜKLEM EKSİKLİĞİ

İkinci bir yüklem kullanılması gerekirken kullanılmaması bozukluğuna sebep olabilir.

O bana dert, ben ona mutluluk verdim.

Şu pirinçten üç kilo, şundan ise hiç almayalım.

Vapur yolculuğunu çok, uçak yolculuğunu hiç sevmem.

  • NESNE EKSİKLİĞİ

Cümlede eylemden etkilenen sözcük nesnedir. İsmin belirtme hal ekini (-i) alarak belirtili nesne de olabilir. Yükleme ne,kim,neyi,kimi sorularına cevap verilerek bulunur.

Sıralı veya bağlı cümlelerde nesnenin kullanılmaması ya anlam belirsizliğine ya da anlamsızlığa sebep olabilir.

Çocuğa kitap okuyor, aydınlatıyordu. (kimi aydınlatıyordu?)

Orhan Veli’nin şiirlerine önem veriyor, sürekli okuyordu. (neyi okuyordu?)

Herkesin konuşmasını sık sık keserek rahatsız ediyordu. (Kimi rahatsız ediyordu? Konuşmasını mı herkesi mi?)

  • DOLAYLI TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ

            Cümlede bulunma, yönelme, ayrılma anlamları veren söz veya sözcük grupları dolaylı tümleçtir.

Yükleme «neye,kime,nereye,neyde,kimde, nerede, neyden,kimden,nereden» gibi sorular sorularak bulunur.

            Yine sıralı veya bağlı cümlelerde bunların olmaması veya eksik olması bozukluğa neden olabilir.

Onun beni üzdüğünü, yük olduğunu asla söyleyemem.

O, vatanını çok severdi, bütün benliğiyle bağlandı.

Antakya’nın havası insanı zinde tutuyor ve yaşama sevinci veriyor.

Hem severdik okulu, hem kaçardık.

  • ZARF TÜMLECİ EKSİKLİĞİ

       Zarf tümleci yüklemi zaman, yer, durum, sebep, miktar açısından  niteleyen sözcük veya sözcük gruplarıdır. Yükleme neden, ne zaman, ne kadar, nereye gibi sorular sorularak bulunur.

       Bu ifadelerin olmaması veya yanlış olması anlatım bozukluğuna sebep olabilir.

Hastanın odasına girmek, konuşmak yasaktı.

Artık düşmanlarını tanıyor, ancak nasıl mücadele edeceğini bilmiyordu.

  • TAMLAMA YANLIŞLIKLARI

En az iki sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu gruba tamlama diyoruz. Tamlama yanlışlıkları birkaç farklı şekilde yapılabiliyor:

Bazen isim tamlamalarında tamlayan eki eksik söylenebilir. Böylece anlatım bozukluğu olur. Bazı sorularda bu durum tamlayan eki eksikliği olarak da karşımıza çıkar.

Prens, topu topu iki kadeh şampanya içmiş olmasına rağmen neşesi yerindeydi. (prens-in)

Çocuk, arkamızdan ağlayarak kapıya kadar gelmesi hepimizi üzmüştü. (çocuk-un)

Bazı tamlamalarda tamlanan, tamlayan veya çokluk ekleri fazla veya yanlış yazılmış olabilir. Bu da bazı sorularda «gereksiz ek kullanımı» başlığıyla da karşımıza çıkar.

Öğretmenin, baş ağrıları tuttukça aspirin içerdi. (öğretmen)

Seyircilerden tümü hakemin kararını protesto etti. (seyircilerin)

Bugün biraz işlerim var. (işim)

          İsim tamlamasında tamlayanın zamir olduğu durumlarda tamlayan düşebilir. Yani «benim okulum» demek yerine «okulum» demek yeterli olabilir.

İşte bu durumda bazen zamiri düşürmek anlam belirsizliğine sebep olabilir. Bu, bazı sorularda  «zamir eksikliği» veya «anlam belirsizliği» şeklinde de karşımıza çıkar.

Görüşlerini herkese anlattı. (kimin görüşleri? Senin? Onun? Kendisinin?)

Bazen zamandan kazanmak için tamlamaları birleştirmek isteyebiliriz. Bağlaç veya virgül kullanarak tamlamaları kısa yoldan ifade ederiz. Bu gibi durumlarda tamlanan eksik kalabilir veya yanlış olabilir.

Ne senin ne de benim zamanımı harcama. (senin zamanını)

Doğum gününde börek ve elma suyu dağıttık. (börek suyu????)

Fen, Anadolu ve askeri liselere giriş sınavı yapıldı. (fen liseler? Anadolu liseler? )

  • FİİLİMSİ EKSİKLİĞİ

 Fiilimsiler kök itibariyle fiil olup aldığı özel eklerle isim, sıfat veya zarf şeklinde kullanılan özel sözcüklerdir. Bunların kullanılmaması eksikliğe sebep olabilir. Bu durum da genelde yine bağlaç veya virgül kullandığımız zamanlarda yaşanabilir.

Boş zamanlarında en çok hoşuma giden şey resim ve bahçe sulamaktır. (resim sulamak????)

Not ortalaması ellinin üstünde ve zayıf olmayan öğrenciler sınava girebiliyor. (ellinin üstünde olmayan??? Nasıl yani?? )

  • ÇATI UYUŞMAZLIĞI

Eylemi yapan kişinin belli olduğu fiiller etken, belli olmadığı fiiller ise edilgendir. Bir cümlede bütün fiiller veya fiilimsiler aynı olmalıdır. Yani biri etkense diğerleri etken, biri edilgense diğerleri de edilgen olmalıdır.

Aynı acıyı tekrar yaşandı. (yaşadı)

Sınıftaki öğrenciler toplanıp müdüre gidildi. (gitti)

Kitaplar taranıp imla hatalarını düzelttik. (tarayıp)

  • SÖZCÜĞÜN YAPISINDAN KAYNAKLI BOZUKLUKLAR (Gereksiz Ek Kullanımı)

•Bu eşsiz beldede ömür boyu yaşayabilinir.

•Çocuğun saçı kıvırcıksızdı.

•Adam konuşmasını, dinlemesini bilmiyor.

•Bilgisini geliştirebilmemiş insandan hayır yok.

•Enflasyon her şeyi pahalılatıyor.

•Yabancı sözcükler dilimizi çirkinletiyorlar.

  • EK EYLEM EKSİKLİĞİ

Ek eylem iki görevde kullanılır.

Birincisi ismi yüklem yapmaktır.» Yani sınıfın en çalışkanı Ayşe’ydi.» bu cümlede yüklem «Ayşe»dir. Ayşe, bir isimdir fakat bu cümlede «idi» alarak yargı bildirir.

            İkincisi ise basit zamanlı bir fiili birleşik zamanlı yapmaktır. Yani «geliyor» fiilini şimdiki zamandan «geliyordu» şekline getirerek şimdiki zamanın hikâyesini yapar.

Ek eylemin kullanılmaması anlatım bozukluğuna sebep olur.

O çok saygılı ama çalışkan değildi.

Çorba çok lezzetli ancak sıcak değildi.

CÜMLENİN ÖGELERİ

Sözcüklerin veya söz öbeklerinin cümledeki görevine öge denir.  Cümlenin temel ve yardımcı ögeleri vardır. Temel ögeler özne ve yüklem; yardımcı ögeler ise nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümlecidir.

Cümle ögelerine ayrılırken izlenmesi gereken sıra aşağıdaki gibidir:

  1. Yüklem
  2. Özne
  3. Nesne
  4. Dolaylı tümleç
  5. Zarf tümleci

!!!UYARI!!!

Bütün ögeler için geçerli olan önemli bir uyarıda bulunalım: Cümlenin ögeleri bulunurken söz gruplarına çok dikkat etmeliyiz.  Ögeler tek bir sözcükten oluşabildiği gibi, sözcük gruplarından da oluşabilir. Bu nedenle sözcük gruplarını iyice öğrenip doğru tespit etmeliyiz.

Kısa boylu hemşire, dahiliye servisinde yatan hastaya doktorun dozunu arttırdığı ilacı

ÖZNE                                               DOLAYLI TÜMLEÇ                  BELİRTİLİ NESNE

akşama doğru enjekte etti.

ZARF TÜMLECİ   YÜKLEM

1. YÜKLEM

Bir cümlenin temel unsurudur. Cümlede iş, oluş, hareket bildiren çekimli bir eylem ya da ek fiil alan isim soylu sözcüklerden oluşan; yargı, hüküm, sonuç bildiren ögedir. Yüklem tek başına bir cümle olabilir ancak yüklemsiz bir cümle olmaz.

İsim ve fiil olmak üzere iki çeşit yüklem vardır.

Kurallı bir cümlede yüklem, cümlenin sonunda bulunur.

Onu görmek için buraya geldim……fiil yüklemi

Çocuğun çorapları mavidir…..isim yüklemi

!!! UYARI !!!

Bir eylem nasıl ki tek başına değil de zaman ve kişi eki aldıktan sonra cümle içinde yüklem yapıyorsa bir isim de ek fiil aldıktan sonra cümle içinde yüklem görevi yapabilir. Çünkü ek fiil isim ve isim soylu sözcüklerin sonuna gelerek onları belli bir yargıya bağlayıp yüklem yapan eklerdir.

  • Bir iş, bir hareket, kısaca bir eylem bildiren sözcüklerin cümle içindeki görevi yüklemdir.

Kadın bütün gün camları sildi…………….iş

Çocuklar bahçede oyun oynuyorlar………hareket

Bahçedeki çiçekler açtı………..oluş

  • İsim cümlelerinde iş,  oluş, hareket bildirme yoktur. Bunlar yalnızca bir yargı bildirip yüklem olabilen sözcüklerle oluşan cümlelerdir.

!!!UYARI!!!

  • Yüklem her zaman sonda olmayabilir, onu sadece cümle sonunda aramamalıyız. Devrik cümle olabilir yani yüklem başta da ortada da başka bir yerde de olabilir.

Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi.”

“Seni süzünce kendimi dinledim o gözlerde.”

  • Birden çok özne aynı yükleme bağlanabilir. Bu durumdaki yükleme “ ortak yüklem” denir.
  • Eksiltili cümlelerde yüklem zihinden tamamlanır ve ögeler öyle bulunabilir.

2. ÖZNE

Yüklemin ifade ettiği işi yapanı veren söz ya da söz öbekleridir.

Beş farklı özne vardır:

a) Gerçek Özne: Yüklemde bildirilen iş, oluş, hareketi yapan, yerine getiren kişi ya da varlıktır. Yükleme «yapan kim veya olan ne» soruları sorularak bulunur.

Kuşlar, gökyüzünde küme küme yol alıyorlardı. ( yol alan kim?)

Özne                                                  yüklem

Onu bana bu romanı tanıttı.

                     özne       yüklem

b) Gizli Özne: Açıkça belli olmayan öznedir. Yüklemdeki şahıs ekinden anlaşılır. Gizli özne yargıyı yapanın belli olması açısından gerçek özne sayılır. Ancak cümlenin ögeleri bulunurken öge olarak gösterilmez.

Bunun sebebi sensin.  (sebep olan kim?—Ali mesela)

Çok çalışkandı. (Çalışkan olan kim?….O.)

        yüklem

Eve gidiyorum. (Giden kim? Ben.)

 c)  Sözde Özne (Yalancı Özne): Edilgen ve geçişli eylemlerin yüklem olduğu cümlelerde yükleme «ne, kim» soruları sorulduğunda cevap veren söz ya da söz öbekleridir.  Bu cümlelerde işi yapan belli değildir. Sorulara yanıt veren söz ya da söz öbekleri eylemden etkilenen bir varlık ya da kavramdır; yani nesnedir.

Çocuğa yeni bir ayakkabı alındı. (Alan kim? Belli değil. Alınan ne? Yeni bir ayakkabı)

O sırada güzel bir şiir okunmuştu? (okuyan kim belli değil ama okunan ne? Belli.)

!!! UYARI !!!

Örtülü Özne: Edilgen fiillerin yüklem olduğu cümlelerde gerçek özne, -ce ekinin ve «tarafından, nedeniyle, yüzünden, etkisiyle» sözcüklerinin yardımıyla belirtilebilir.

 Öneri kurulca kabul edildi.

Türk edebiyatının önemli eserlerinden Sinekli Bakkal, Halide Edip tarafından yazıldı.

Fırtınanın etkisiyle ağaçların dalları kırıldı.

ÖRTÜLÜ ÖZNE, CÜMLEDE ZARF TÜMLECİ GÖREVİNDEDİR.

d) Açıklamalı Özne: Asıl nesneyi açıklayan, belirgin kılan birliğe denir.

 İçlerinden biri, Ali, gevezeliğiyle hemen dikkat çekiyordu.

 Onlar, Neslihan’ın 25 öğrencisi, hep birlikte yemeye gideceklerdi.

3. NESNE

Öznenin yaptığı işten etkilenen ögeye nesne denir. Nesne sadece fiil cümlelerinde aranır. Nesne alabilen fiiller iş yani kılış fiilleridir. İsmin belirtme halini alıp almamasına göre iki çeşit nesne vardır.

  • Belirtili Nesne:  Nesne, öznenin yaptığı işten etkilenen varlıktır. Belirtili nesne ismin belirtme halinde olan sözcüktür. Yükleme «neyi, kimi, nereyi» soruları sorularak bulunur.

 Ayşe çiçekleri suladı. (neyi suladı? çiçekleri)

Eve gider gitmez televizyonu açtı.

Bu havalardan hastalanan çiçeklerini ilaçlıyor.

  •  Belirtisiz Nesne: İsmin belirtme hal ekini almamış, yalın durumda bulunan söz veya sözcük grupları belirtisiz nesne görevindedir. Yükleme “ne” sorusu sorularak bulunur. Belirtisiz nesne ile öznenin sorusu aynıdır. Karıştırmamak için önce özne bulunmalıdır.

Bu çocuk, iyi öğretmen olur. (ne olur? İyi öğretmen)

Kadın, kocasından, güzel bir ev istemişti. (ne istemişti?)

UYARI

Bir cümlede gerçek özne varsa belirtisiz nesne de olabilir. Gerçek özne yoksa belirtisiz nesne de olmaz. Çünkü bu durumda belirtisiz nesne, sözde özne görevini yapar.

Annem evde bulaşık yıkıyor. (yıkayan kim? Annem)

   Özne        b.siz nesne

 Bulaşık yıkanıyor. (Yıkayan kim? Belli değil ama yıkanan ne? Bulaşık)

sözde özne

4.   DOLAYLI TÜMLEÇ

Yüklemin gösterdiği işin yöneldiği (-e durumu); bulunduğu ya da gerçekleştiği (-de durumu); başladığı, koptuğu, kaynaklandığı, çıktığı, yeri ya da kişiyi (-den durumu) bildiren sözcük ya da söz öbekleridir.  Bu sözcükler, yükleme yöneltilen «kime, neye, nereye, kimde, nerede, neyde, kimden, neyden, nereden» sorularından birine de yanıt verirler.

 Çocuk eve gitti……………… nereye

Ahmet, Ayşelerde kalıyor………….nerede

İzlediği filmlerden çok etkileniyor……neyden

Çocuktan al haberi……….kimden

5. ZARF TÜMLECİ

Yüklemi zaman, durum, sebep, amaç, koşul, ölçü,yer-yön, soru anlamlarıyla tamlayan söz ya da söz gruplarıdır.   «Ne zaman, nasıl, ne kadar, niçin, neden, niye,neyle” vs…sorularına cevap verirler.

Sabahları erken kalkarım…….ne zaman?

Öğretmen öğrencilerine sevgiyle baktı…….nasıl?

Yer bulmak amacıyla erken gittim………niçin?…ne zaman?

Elmalardan bir kilo aldım………..ne kadar?

!!!UYARI!!!

Yer-yön zarfları “Nereye ?” sorusuna cevap verir ve zarf tümlecidir. Anca yer-yön bildiren bu sözcükler hal eki alırlarsa durum değişir ve dolaylı tümleç olurlar.

Soğukta kalmaması için onu içeri aldım.—-Nereye? İçeri—-Zarf tümleci

Soğukta kalmaması için onu içeriye aldım.—–Nereye? İçeriye—–Dolaylı tümleç

UYARI: Cümledeki bağlaçlar ile seslenme, şaşırma, üzülme vb. duyguları bildiren ünlemler cümlede herhangi bir öge kabul edilmez. Bunlar “cümle dışı unsur” olarak adlandırılır.

CÜMLE ÇEŞİTLERİ

  1. Yükleminin Türüne Göre Cümleler

Cümleler yüklemine göre, yani yüklemi oluşturan sözcüğün türüne göre iki çeşittir. Bunlar fiil ve isim cümleleridir.

  • FİİL (EYLEM)CÜMLESİ

Yüklemi çekimli fiil olan cümlelerdir.

«İçeri girerken sessiz olmalısın.» cümlesinde yüklem «olmalısın» sözcüğüdür. Gereklilik kipinde çekimlenmiş bir fiil olduğuna göre bu cümle bir fiil cümlesidir.

  • İSİM (AD) CÜMLESİ

Yüklemi isim veya isim soylu olan cümlelerdir.

«Günün en sevdiğim bölümü, gecedir.» cümlesinde yüklem «gecedir» sözcüğüdür. Bu sözcük ek fiil alarak yüklem olmuş bir sözcüktür.

  1. Yükleminin Yerine Göre Cümleler (Ögelerinin Dizilişine Göre)

Bu tür cümlelerde yüklemi bulup yüklemin öge dizilişindeki yerine bakarız. Cümleyi, yüklemin yerine göre kurallı cümle veya devrik cümle olarak adlandırırız.

  • Kurallı (Düz) Cümle

Yüklemi sonda bulunan cümledir.

«Bunu buraya koymamalıydınız.» cümlesi kurallıdır. Çünkü yüklem olan «koymamalıydınız.» sözcüğü sonda bulunur

  • Devrik Cümle

Yüklemi sonda olmayan cümlelere devrik cümle denir.

Bu tür cümlelerde yüklem cümlenin başında, ortasında (sonu hariç), herhangi bir yerinde bulunabilir.

 «Bendim senin için her şeyi yapan.» cümlesinde yüklem «bendim» kelimesidir.  Gördüğümüz gibi yüklem başta yer almaktadır.

“Göçebeler buraya kurarmış çadırlarını.” cümlesinde yüklem “kurarmış” sözcüğüdür. Bu sözcük görüldüğü gibi, cümlenin sonunda değil ortasındadır. 

Yüklem sonda olmadığı için bu cümle yükleminin yerine göre devrik cümledir.

  • Eksiltili Cümle

Yüklemi olmayan cümlelere eksiltili cümle denir.

 Eksiltili cümlelerde yüklem olmadığı için anlam tamamlanmamıştır. Bu tür cümlelerin sonunda üç nokta (…) bulunur.

   «Bir seni her şeye rağmen, bir seni hep, bir seni hâlâ…» cümlesi bitmemiş bir cümle olduğu için eksiltilidir.

  1. Anlamlarına Göre Cümleler

Anlamlarına göre cümle çeşitleri, cümlede bildirilen eylemin yapılıp yapılmamasına ya da sözü edilenlerin bulunup bulunmamasına, ayrıca bir işin yapılmasının istenme durumuna göre dört ana başlık altında incelenir:

  • Olumlu Cümle

Herhangi bir eylemin yapıldığını veya yargının gerçekleştiğini anlatan cümlelere olumlu cümle denir.

              «Sensiz kaldım.» cümlesinde eylem «kalmak»tır. Kalmak eylemi gerçekleştiğine göre yargı da olumludur. Herhangi bir olumsuzluk ifadesi olmadığı için de olumlu bir cümledir.

«Sesi çok iyiydi.» cümlesinde ise eylem söz konusu değildir.

Burada yapma değil de olma söz konusudur. Bu cümlede yargının olumluluğu isim cümlesiyle ifade edilmiştir.

  • Olumsuz Cümle

     Eylemin yapılmadığını, sözü edilen yargının bulunmadığını, gerçekleşmediğini anlatan cümlelere olumsuz cümle denir. Bu tür cümlelerde olumsuzluk eki veya «yok, değil» gibi olumsuzluk ifadeleri yer alır.

                   «İnsanları incittiğini hiç görmedim.» cümlesinde eylem «görmektir» ve bu eylem gerçekleşmemiştir. Gerçekleşmemiş bir yargı olduğu için de cümle, anlamca olumsuz cümledir.

                   «Yemek güzel değildi.» ise güzel olma durumu gerçekleşmediğinden olumsuz cümledir.

Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu Cümle

                   Bazı cümlelerde olumsuzluk belirten ifadeler olduğu halde cümle olumlu anlama gelebilir.

                   «Bende para yok değil.» cümlesinde hem «yok» hem de «değil» ifadeleri olumsuz olmasına rağmen cümle «Bende para var» anlamı verir. Bu nedenle biçimce olumsuz olsa da anlamca olumludur.

                   «Bu süreçte ders yapılmıyor değil» cümlesinde de «-ma» olumsuzluk eki ve «değil» olumsuzluk ifadesi vardır. Ancak cümle «Bu süreçte ders yapılıyor.» anlamına gelerek olumlu bir anlam taşıyor

Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz Cümle

               Bazı cümleler ise şekilce olumlu olduğu hâlde anlamca olumsuz olabilir. “Ne … ne …” bağlacı cümleleri olumsuz yapar. Kimi cümlelerde ise olumsuzluk anlamı bazı ek ya da sözcüklerle sağlanır.

               «Ne okula gidiyor ne de ders çalışıyordu.» cümlesinde hiçbir olumsuzluk ifadesi yok. Yani biçimce olumlu bir cümledir.

               Ancak anlamına bakarsak « Okula gitmiyor ve ders çalışmıyor.» anlamı çıkar ki bu da olumsuzdur.

  • Soru Cümlesi

                        Bir duyguyu, düşünceyi soru yoluyla anlatan veya soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere soru cümlesi denir.

                        « Bunu nereden anladınız?» cümlesi, nereden soru sözcüğüyle oluşturulmuş bir soru cümlesidir.

UYARI: Bir cümlenin soru cümlesi olabilmesi için, içinde soru anlamı kazandıran sözcüklerin olması yeterli değildir. Önemli olan, o cümleyi okuduğumuzda cevap verme ihtiyacı hissetmemizdir.

   Örneğin « Nerede o eski bayramlar?» cümlesinde her ne kadar «nerede» soru sözcüğü kullanılmış olsa da soruya cevap vermek ihtiyacı duymayız.

  • Ünlem Cümlesi

                      Bir korkuyu, bir sevinci, bir şaşkınlığı, bir coşkuyu, bir hayranlığı, vb. dile getiren cümlelere ünlem cümlesi denir.

                      «Aaaa, ne olmuş sana öyle?

                      «Eyvah, treni kaçırdık!

  • Şart Cümlesi

Eylemin gerçekleşmesini başka bir eyleme bağlayan cümlelerdir. Hem şart kipi kullanılarak yapılır hem de başka sözcüklerle…

Seni ararsa bana haber ver.

Oraya gidersin ama kardeşini de alacaksın.

  1. Yapılarına Göre Cümleler

                      Cümleler yargı bildirir. Kimi cümlelerde bir yargı, kimi cümlelerde ise birden çok yargı vardır.

                      Cümleler yapılarına göre basit, birleşik, sıralı ve bağlı olmak üzere dörde ayrılır.

                      Bu konuyu daha iyi anlamak için “temel cümle” ve “yan cümle” kavramlarına açıklık getirmekte yarar var.

TEMEL CÜMLE: Birleşik cümlelerde asıl yargıyı bildiren, yardımcı yargıları sonuca bağlayan cümledir. Daha öz bir ifadeyle temel cümle yüklemdir.

                      «Sensiz nefes alamıyorum.» cümlesinde «alamıyorum.» asıl yargı olduğuna göre temel cümledir.

YAN CÜMLECİK: Tam bir yargı bildirmeyen, fiilimsilerle ya da çekimli bir fiille kurulan, temel cümlenin ögesi olarak görev yapan söz ya da söz öbeklerine yan cümlecik denir.

                      «Son gülen iyi güler.» cümlesinde temel yargı «iyi güler»dir. Yardımcı yargı ise sıfat fiilin adlaşmasıyla oluşan «son gülen» sözcük grubudur. Yani yan cümlecik «son gülen»dir.

  • Basit Cümle (Tek Yüklemli Cümle)
  1. Tek yargı bildiren cümlelere basit cümle denir.
  2. Basit cümleler tek yargı bildirdiğinden tek yüklemden oluşur.
  3. Bu yüklem, çekimli bir fiil ya da ek fiil almış isim soylu bir sözcük veya söz grubu olabilir.
  4. Basit cümlelerde, yüklemin dışında, sözcük olarak fiilimsi (eylemsi) yer almaz.

«Kuşlar pencereye konmuşlar.» cümlesi tek bir yargıdan oluşmuştur. Yüklem «konmuşlar»dan başka yargı yoktur.

  • Birleşik Cümle

Tek bir yüklemi ve bu yükleme bağlı en az bir yan cümleciği bulunan cümlelere birleşik cümle denir.

Birleşik cümleleri sırasıyla görelim:

  1. Girişik Birleşik Cümle (Fiilimsi Bulunan Cümle)

Yan cümlesi fiilimsilerle kurulan cümlelere girişik birleşik cümle denir.

Fiilimsinin yer aldığı bölüm yan cümle, yüklemin bulunduğu bölüme de temel cümledir.
Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle vardır.

 «Güllerin içinden gülerek bana doğru geldi.» cümlesinde «gülerek» zarf-fiili yan cümleyi oluşturmuştur.

  1. Ki’li Birleşik Cümle

Ki’li birleşik cümle iki tane yargısı olan, yargıları birbirine “ki” bağlacı ile bağlanan cümlelerdir.

«Görüyorum ki bunu çok istiyorsun.»

 temel cümle             yan cümle

                  Ki’li birleşik cümleler Türkçenin söz dizimine uygun değildir. Bu cümleyi şu şekilde Tükçe söz dizimine uydurabiliriz:

«Bunu çok istediğini görüyorum.»

  1. Şartlı Birleşik Cümle

Birleşik cümlelerde, yan cümlecik temel cümleye şart anlamı katarak bağlanmışsa, bu tür cümlelere şartlı birleşik cümle denir.

Şartlı birleşik cümlelerde yan cümlecik sadece “-se, sa” ekiyle oluşturulur.

İp sağlam değilse her şey dağılır.

  1. İç İçe Birleşik Cümle (Cümle İçinde Cümle)

 Bir temel cümleyle,  onun içinde   kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelere denir.İçe içe birleşik cümlelerde yardımcı cümle de bağımsız bir cümledir.

 Bu cümleler tırnak içerisinde ifade edilebildiği gibi sonuna virgül konularak da yazılabilir.

«Bu ödülü Ulu Önderimize ithaf ediyorum.» sözüyle beni çok etkiledi.» cümlesinde iç içe iki ayrı cümle vardır.

«Burada ne arıyorsun? diye sordu.

            «Seni sevmiyorum artık.» dedi.

  • Sıralı Cümle (Birden Çok Yüklemli Cümle)

Basit ya da birleşik yapılı birden fazla cümlenin birbirine virgül (,) veya noktalı virgülle (;) bağlanması sonucu oluşturulan cümlelere sıralı cümle denir. Sıralı cümlelerin en az iki yüklemi vardır.

Sıralı cümleler; bağımlı sıralı ve bağımsız sıralı cümle olmak üzere iki türdür.

  1. Bağımlı Sıralı Cümleler

Sıralı cümlelerde herhangi bir öge ortaklığı varsa, böyle cümlelere bağımlı sıralı cümle denir.

«Çocuk kuşu kafesinden çıkarıp uçurdu.» cümlesinde hem çocuk hem de kuşu sözcükleri ortak ögelerdir.

  1. Bağımsız Sıralı Cümleler

Sıralı cümlelerde herhangi bir öge ortaklığı yoksa, böyle cümlelere bağımsız sıralı cümle denir. Bu tür cümlelerde anlamca bir ortaklık söz konusudur.

«Öğretmen ders anlatıyor, öğrenciler ders dinliyor, dışarıdan müdürün sesi geliyordu.»

  • Bağlı Cümle (Bağlacı Olan Cümle)

Aralarında anlam ilgisi bulunan basit veya birleşik cümlelerin bağlaçlarla birbirine bağlanmasıyla oluşan cümlelere bağlı cümle denir.

Bağlı cümleler “ama, fakat, yalnız, ve, veya, ne…ne…, hem…hem…” gibi bağlaçlarla oluşturulur.

Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.

Hem gider hem ağlar.

UYARI :       İçinde bağlaç bulunan her cümle bağlı cümle değildir. Çünkü bağlaçlar cümlenin özne, nesne gibi ögelerini de birbirine bağlayabilir. Bağlaçlar yüklemleri birbirine bağlıyorsa orada bağlı cümle vardır.

     «Sanatçı ve dinleyiciler salondan hızla çıktılar.» cümlesi bağlı cümle değildir. Çünkü özneleri bağlamıştır yüklemleri değil.

FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)

“-msi”eki bir şeyin tam olmadığını ama sözü edilen şeye de benzediğini belirtir bize. “Mavimsi” maviye yakın, “ekşimsi” ekşiye yakın anlamlarındadır. “Fiilimsi” de fiil değil de fiil gibi anlamı verir. Kısacası fiilden türeyip fiil olamayan sözcüklerdir.

Fiil kök veya gövdelerine bazı özel ekler getirilerek yapılan ve cümle içinde isim, sıfat veya zarf görevinde kullanılan türemiş yapıdaki sözcüklere fiilimsi (eylemsi) denir.

            Fiilden türeyen her sözcük fiilimsi değildir. Fiilimsiler belli bazı ekler alarak isim, sıfat veya zarf olarak kullanılabildikleri gibi olumsuzluk ekini de (-ma/-me) alabilirler.

            Fiilimsiler olumsuzluk ekini alarak fiillerle anlam bağını sürdürürler ancak artık bir eylem bildirmekten uzaktırlar. Fiil çekim eklerini alamazlar ve bir fiil gibi çekimlenemezler. Cümlede artık isim, sıfat veya zarf olarak isim soylu sözcük kabul edilirler.

            Şöyle örneklersek;

            “Çalınan çantasını geri almak için koşarak hırsızın peşinden gitti.” cümlesinde “çalınan, almak ve koşarak” sözcükleri fiilimsidir.  Tam bir eylem veya yargı belirtmezler ancak “çalın-ma-y-an, al-ma-mak, koş-ma-y-arak” şeklinde olumsuzluk eki alabilirler. Çalan sıfat, almak isim ve koşarak ise zarf görevindedir.

            Fiilimsiler anlam ve görevleri bakımından üç gruba ayrılırlar:

  • İSİM- FİİLLER (AD-EYLEMLER/ MASTAR)

Fiil kök veya gövdelerine “-ma/-ış/-mak” eklerinin getirilmesiyle oluşan ve isim görevinde kullanılan sözcüklere isim fiil denir. Bunlar fiilin adıdır. Her varlık veya kavramın bir adı vardır. Yapılan hareketlerin de ismi olmalıdır. İşte isim-fiiller hareketlerin adını karşılarlar.

 Okumak, dinlemek ve düşünmek, en yararlı etkinliklerdir.

Oturuşuyla, kalkışıyla öyle heybetliydi ki herkesi kendine hayran bırakırdı

Düşünmeden konuşmak,  nişan almadan ateş etmeye benzer.

UYARI: İsim- fiil eki –ma/-me ile olumsuzluk eki birbiriyle karıştırılmamalıdır. Bunları ayırabilmek için sözcüğün anlamına bakmak gerekir. Aynı sözcükte ikisi aynı anda kullanılırsa önce olumsuzluk eki sonra da fiilimsi eki getirilir.

Bu kitabı okumaması ona çok şey kaybettirdi.

Oku-  mama- —İlk ek olumsuzluk, ikinci ek ise isim fiil ekidir.

Bu kapıyı sakın açma.—-olumsuzluk

Açma, kapama işlerini vezneden yapabilirsiniz.—isim- fiil

UYARI: İsim-fiil ekleriyle türetilen bazı sözcükler, eylem özelliğini tamamen yitirip kalıplaşarak kalıcı isim haline gelir. Bu kullanımlar artık fiilimsi sayılmaz. Kalıcı isimlere olumsuzluk eki de getirilemez.

Bu ağaçları ekmek nereden aklınıza geldi?—-isim-fiil

Fırından ekmek al, gel.—- kalıcı isim

Kibriti bile çakmak onu çok korkutuyordu……isim-fiil

Küçük kız çakmakla oynuyordu.——kalıcı isim

Oteldeki danışma sabaha kadar açıktı.—-isim-fiil

Büyüklerini fikir danışma, farklı bakmanı sağlar.—-kalıcı isim

Üç yaşındaki ufaklık dondurma isteyip durdu.—-isim-fiil

Sebzeleri dondurma, onların besin değerini kaybettiren bir işlemdir.—kalıcı isim

UYARI: İsim-fiil eki –ış ile fiilden fiil yapan, işteşlik eki –ış karıştırılmamalıdır. İşteşlik eki fiile birliktelik ve karşılıklı anlamı verir. Ancak isim-fiil eki, fiilin adını yapar.

Gün biter, gülüşün kalır bende.—–gül-üş-ü-n-ü——isim fiil

Kadınlar onun bu kıyafetini görünce gülüştüler.—gül-üş-tü-ler—çekimli fiil—işteş çatı

Bir bakışı bilsen bana neler anlatır.—-bak-ış-ı——isim-fiil

Dükkân girince herkes şaşkınlıkla bakıştı.——bak-ış-tı——çekimli fiil —işteş çatı

  • SIFAT-FİİL (ORTAÇ)

Fiil kök veya gövdelerine “-an, -ası, -mez,-ar, -dik, -ecek, -miş” özel eklerinden biri getirilerek oluşturulan ve cümlede sıfat göreviyle kullanılan sözcüklere sıfat-fiil denir.

Gülen ayvam, ağlayan narımsın. (Ayva ve nar isimdir. Onların birer özelliği gül-en ve ağla-y-an sözcükleriyle gösterilmiştir. Yani birer sıfat tamlaması olmuştur. Bu tamlamaların sıfatlarına bakarsak ağla-y-an ve gül-en şeklinde fiil köklerine özel ekler getirilerek oluşturulduklarını görürüz. İşte bunlar sıfat fiildir.)

O öpülesi ellere nasıl kıydınız?——öpülesi el—-sıfat tamlaması, öpül-esi—sıfat-fiil

Ne çıkmaz sokaklara girdik şu hayatta.—çıkmaz sokak—sıfat tamlaması—çık-maz—sıfat-fiil

Eve koşar adım gitti.—-koşar adım—sıfat tamlaması—koş-ar—sıfat-fiil

Yazılıda bildik sorular vardır.—-bildik soru—sıfat tamlaması- bil-dik—sıfat- fiil

Onunla görülecek hesabımız var daha.—-görülecek hesap—-sıfat tamlaması—-görül-   ecek—sıfat-fiil

Çizilmiş duvarları görünce kan beynine sıçradı.—-çizilmiş duvar—sıfat tamlaması—çizil-miş—–sıfat-fiil

UYARI: Sıfat fiiller bir sıfat tamlaması oluştururlar. Bütün sıfat tamlamalarında olabileceği gibi sıfat fiille oluşturulmuş bir tamlamada da tamlanan düşebilir ve bütün özelliklerini sıfata yükleyebilir. Buna adlaşmış sıfat fiil denir.

Güzel kızı görünce kalbi atmaya başladı.——sıfat tamlaması

Güzeli görünce kalbi atmaya başladı—–adlaşmış sıfat

Partide tanıdık insanları görüp çıktım.—–sıfat-fiille oluşan sıfat tamlaması

Partide tanıdıkları görüp çıktım.—--adlaşmış-sıfat fiil.

UYARI: Sıfat-fiiller bazen sıfat ve adlaşmış sıfat görevinde kullanılmayabilir. Hatta iyelik eklerini de alabilirler. Cümlede genellikle isim görevinde kullanılırlar. Buna rağmen yine de fiilimsi kabul edilir.

            Bana yardım edeceğinizi umuyorum.

            Seni unutacağımdan eminim.

Seni sorduğumu biliyorsun.

UYARI: Sıfat-fiil ekini alarak zamanla eylem özelliğini yitirip kalıplaşarak kalıcı isim olan kullanımlar vardır.

            Aşağıda çok güzel bir çağlayan var.

            Bu konserin bütün gelirleri LÖSEV’e bağışlanacak.

            Şurada bir açacak duruyor.

UYARI: Sıfat-fiil ekleriyle kip ekleri karıştırılmaktadır. Bunların karıştırılmamasına dikkat etmek gerekir.  Çekimli fiiller zaman ve kişi çekimi ile bir yargı bildirir. Ancak sıfat-fiil ekleri bir ismi nitelediği için nitelik bildirir. Tek tek örnek verelim:

Bildik sorularınıza cevap vermeyeceğim.—-sıfat-fiil

Sınavdaki bütün soruları bildik.—-çekimli fiil (Geçmiş zaman ve 1. Çoğul kişi anlamı var.)

Yakacak odunları suda bırakmamalıydın.—-sıfat-fiil

Topladığı bütün odunları yakacak.——çekimli fiil (Gelecek zaman ve 3.tekil kişi anlamı var.)

Bilinmez denizlere yelken açma.-—–sıfat-fiil

Onun neler yaptığı bilinmez.—çekimli fiil (Geniş zamanın olumsuz ve 3.tekil kişi anlamı var.)

Çalar saatini neden bozdun?—sıfat- fiil

Bu şarkıyı durmadan çalar.—çekimli fiil (Geniş zaman ve 3. Tekil kişi anlamı var.)

Onun gibi bilmiş insanlar herkesin canını sıkar.—sıfat-fiil

Olacakları önceden bilmiş.—çekimli-fiil (Geçmiş zaman ve 3.tekil kişi anlamı var.)

  • ZARF-FİİL (ULAÇ, BAĞFİİL)

Fiil kök veya gövdelerine “-arak,-ınca,-dıkça, -ıp, -madan,- maksızın,-ken, -eli,-esiye, -e, -e…..-e, -r..-mez, -dığında,-casına” gibi özel ekler getirilerek oluşan ve cümle içinde zarf görevinde kullanılan kelimelere zarf-fiil adı verilir. Ayrıca ulaç veya bağfiil de denir.

Zarf-fiiller, zaman ve durum anlamları verirler. Çünkü “nasıl” ve “ne zaman” sorularına cevap verirler.

Ağaçtan erik kopararak ilerliyorduk.—-kopar-arak—-zaman anlamı veren zarf-fiil

Sen gülünce güller açar.——-gül-ünce——zaman anlamı veren zarf-fiil

Yaşadıkça göreceksin.—–yaşa-dıkça—–zaman anlamı veren zarf-fiil

Buraya gelip seni almış.—-gel-ip——durum anlamı veren zarf-fiil

Oraya varmadan beni aramayın.—–var-madan—-zaman anlamı veren zarf-fiil

Kalbi durmaksızın atıyordu. —-dur-maksızın—durum anlamı veren zarf-fiil

Yemek yaparken elini kesmiş.—-yapar-ken—zaman anlamı veren zarf fiil

Gittin gideli değişen bir şey yok—-git-eli—zaman anlamı veren zarf-fiil

Onu ölesiye seviyormuş.—-öl-esiye—-durum anlamı veren zarf-fiil

Atatürk saat dokuzu beş geçe vefat etti.—-geç-e—zaman anlamı veren zarf-fiil

Seni sevdim diye deli dediler.——de-y-e——durum anlamı veren zarf-fiil

Evine bağıra bağıra girdiniz.—-bağır-a bağır-a—–durum anlamı veren zarf-fiil

Seni görür görmez tanıdım.—–gör-ür gör-mez—zaman anlamı veren zarf-fiil

Oraya gittiğinde müdürü sor.—–git-diğinde—-zaman anlamı veren zarf-fiil

Yalvarırcasına konuşuyordu.—-yalvarır-casına—-durum anlamı veren zarf-fiil

UYARI: -ken” eki fiile geldiğinde zarf-fiil yapar ancak isme de gelebilir. İsme geldiğinde zarf-fiil değil ama zarf yapar.

 Seni çocukken görmüştüm. —-çocuk-ken—–zarf

Gülerken çok güzel oluyorsun.—–güler-ken—-zarf-fiil

UYARI: Zarf-fiil eki “-a/-e” ile yönelme hal eki “-a/-e”yi karıştırmamalıyız. Zarf fiil ekleri fiile gelir ve yapım ekidir. Ancak yönelme hal eki sadece isme gelir.

“Güle oynaya eve vardık.” cümlesinde “gül-e oyna-y-a” ikilemesinin aldığı ek fiile gelip ikilemeyi durum anlamı verecek şekle getirdiği için zarf-fiil; “ev-e” sözcüğündeki ek ise isme gelip yaklaşma, yönelme anlamı verdiği için isim çekim ekidir.

UYARI: Bütün fiilimsi ekleri, fiilden isim yapan yapım ekleridir. Yani genel olarak fiilin türünü değiştirerek isim soylu yapar.

Kâğıtları arayıp bulalım.—ara-y-ıp—-fiili zarf yapmış.

Şüphe etmek, düşünmektir.—-et-mek, düşün-mek—-fiili, isim yapmış.

Arabayı çizen kişi sensin.—-çiz-en—–fiili, sıfat yapmış.

UYARI: Fiilimsiler cümlede yargı bildirir ve yan cümle oluşturulur. Yani yüklem hariç, cümlede kaç fiilimsi varsa o kadar da yan cümle vardır.

 Artık söylenecek bir şey kalmadı.

          Yan cümle            temel cümle

ÖNEMLİ: ÖSYM fiilimsilerle kurulan sözcük grubunu isim tamlaması olarak kabul etmemektedir.

“Okulların açılacağını zannetmiyorum.” cümlesinde “açılacağını” sözcüğü fiilimsi olmasına rağmen “okulların açılacağı” yapısı isim tamlaması değildir.

 Ancak fiilimsi ekini alarak eylem özelliğini yitiren kalıcı isimlerle tamlama kurulabilir.

Babanın çakmağını mı aldın? cümlesinde “çakmak” kalıcı isimdir.