Kelimede anlam konusunu iki şekilde ele alacağız:
- Sözcükte anlam özellikleri
- Gerçek Anlam (Temel Anlam)
- Yan Anlam
- Mecaz Anlam
- Deyim Anlam
- Terim Anlam
- Argo Anlam
- Soyut Anlam
- Somut Anlam
- Genel ve Özel Anlam
- Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri
- Eş Anlamlı Sözcükler
- Yakın Anlamlı Sözcükler
- Zıt Anlamlı Sözcükler
- Eş Sesli Sözcükler
- İkilemeler
- Yansımalar
- Atasözleri
- Dolaylama
- Anlam Genişlemesi
- Anlam Daralması
- Anlam İyileşmesi
- Anlam Kötülemesi
- Güzel Adlandırma
SÖZCÜK (KELİME): Kelime, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin anlamlı en küçük parçasıdır. Kelimelerin belirli bir düzen içerisinde bir araya getirilmesiyle anlaşma sağlanır. Sözcük, kullanıldığı yere göre anlamlar kazanabilir.
ANLAMI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER
- TEMEL ANLAM (GERÇEK ANLAM)
- Kelimelerin taşıdıkları ilk ve genel anlama gerçek anlam denir.
- Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır.
- Kelimenin gerçek anlamı, herkesçe bilinen yaygın anlamıdır. Buna “temel anlam” da denir.
- Gözümün gördüğüne yüreğim inanmak istemez.
görme organı
- O kadar açtı ki önüne konan her şeyi yedi.
yemek eylemi
- Son koşuda atın ayağı kırılmıştı.
yürüme organı
- Çamaşırları asarken mandalı düşürdü.
düşürme eylemi
- YAN ANLAM
- Sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşmadan kazandığı yeni anlam boyutlarıdır.
- Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.
- Meselâ “burun” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “ayakkabının burnu” tamlamasındaki anlam benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamdır. Buna da yan anlam denir.
Masanın gözü
Sandalyenin ayağı
Kapının kolu
Defterin yaprağı
Yılın ilk karı düştü.
- MECAZ ANLAM
- Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir.
- Yani gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılması sonucu ortaya çıkan anlamdır.
- Bu kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır.
- Mecaz anlamda iki kelime bir yönüyle benzerlik ilgisi kurularak birbirine benzetilmiştir.
- Mecaz anlamda, soyut olanı somut sözcükle karşılama vardır.
Çok ince düşünen bir insandır.
Kalbi kırık bir adamdan bir şey bekleme.
Burnu havada insanlarla anlaşamam.
Bu hataları örtmeye çalışmak suçtur.
Kirli çamaşırları tek tek ortaya çıkıyor.
- TERİM ANLAM
Bilim, sanat, edebiyat, spor vb. alanlarda kullanılan, o alana özgü anlamdır.
- Aruz ölçüsü, hecenin uzun ve kısalığına dayanır.
- Hakem, korner verdi.
- Ördek perdeayaklılardandır.
- Üçgenin hipotenüsü ne demektir?
- UYARI: Bir kelime, cümledeki kullanımına bağlı olarak birden çok alanın terimi olabilir.
Kelimenin kökü—–dilbilgisi
Köklü sayılar………matematik
Kazık köklü bitkiler…..biyoloji
İnsan kökünü araştıran bilim…..antropoloji,tarih
- DEYİM ANLAM
- Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir.
- Kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar.
- Bu söylediklerini aklım almıyor.
- Kadının çenesi iyice düştü.
- Bütün bunları patronun gözüne girmek için yapmıştı.
- ARGO
- Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.
- Argo, dil içinde bir dil gibidir.
- Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.
- Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.
- Şekil ve anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.
- Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.
- Dışa dönüklük,rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir. “Canına yandığımın dünyası” gibi.
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
araklamak: hırsızlık yapmak
bal kabağı: aptal, beyinsiz
torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak..
- SOMUT ANLAM
Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılanabilen kavramlardır.
Yani bir sözcüğün somut anlamlı olması için beş duyu organlarının tümüyle algılanmasına gerek yoktur.
Tek biriyle bile algılanması yeterlidir.
kitap, kuş, ses, tat, hava…somut anlama örnektir.
- SOYUT ANLAM
Hiçbir duyu organıyla algılanamayan, varlığına inanç ve düşüncelerimizle kanaat getirdiğimiz kavramlardır.
Rüya, melek, aşk, çare, tanrı…soyut anlama örnektir.
NOT
Bazı somut anlamlı kelimelere, isimden isim yapım eki olan –lık/-lik eki getirildiğinde sözcük, soyut anlam kazanır.
Arkadaş-lık, anne-lik,dost-luk, kardeş-lik….
- GENEL ANLAM
Bazı kavramlar, kapsadıkları kavram itibariyle anlam kazanır.
Varlıkları ve kavramları topluca belirten, adlandıran kelimeler genel anlamlı kelimelerdir.
- ÖZEL ANLAM
Bazı kelimeler genel değil de tek bir varlığı karşılayar ve adlandırırlar ki bunlara özel anlamlı kelimeler denir.
Örnekleyecek olursak:
Varlık- canlı- bitki- ağaç- çam- kızılçam
Yukarıda verilen sıralama ögenelden özeledir. Yani varlık en genel anlamdadır. Canlı, «varlık»a göre özel ama «bitki»ye göre özeldir.
Bazı kavramlar, kullanıldığı cümleye göre anlam kazanır.
Örneğin;
«Uçak, havaalanına indi.» cümlesinde «uçak» sözcüğü özel anlamda kullanılırken
«Uçak, toplu taşımada en büyük icattır.» cümlesinde ise bütün uçakları kastettiği için genel anlamlıdır.
- NİCEL ANLAM
Bir kavramın ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumunu bildiren sözcüklerdir.
Sırtımda çok ağır bir çanta var.
Sıcak iyice arttı.
- NİTEL ANLAM
Bir kavramın nasıl olduğunu bildiren; renk, biçim özellik gibi niteliklerini veren kavramlardır.
Yani nitelik bildiren kelimeler, sayılamaz ve ölçülemezler.
Kırmızı kapılar, güzel bir bahçeye açıldı.
Büyük hayaller peşinde koşmak gerek.
UYARI
Sözcükler kullanıldıkları cümlenin bağlamına göre nitel veya nicel olabilirler.
Sırtında ağır bir çanta var………nicel anlam
Yaşadıkları ona çok ağır geliyordu…..nitel anlam
Sıcak iyice arttı………nicel anlam
Bizi oldukça sıcak karşıladılar….nitel anlam
SÖZCÜKLER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ
- EŞ ANLAMLILIK (ANLAMDAŞLIK)
Anlamları aynı ama yazılışları farklı olan kelimelerdir.
Bir sözcüğün eş anlamlısı çok büyük oranda yabancı dilden giren bir kelime olur.
Ak- beyaz
Vazgeçmek-feragat
Sonsuza dek- ilelebet
Gelecek- istikbal
İstek- dilek-arzu… (birden fazla eş anlamlısı olabilir.)
- ZIT ANLAM (KARŞITLIK)
Anlamca birbirinin zıttı, karşıtı olan kelimeler zıt anlamlıdır.
Zıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanımı tezat sanatını oluşturur.
siyah X beyaz
Genç X yaşlı
Gelmek X gitmek
UYARI
Bir kelimenin olumsuzu, o kelimenin zıttı değildir.
Yani «gelmek» sözcüğünün zıttı, «gelmemek» değildir, «gitmek»tir.
«Tuzlu»nun karşılığı «tuzsuz» değil «tatlı»dır.
UYARI
Bir sözcüğün karşıtı, cümledeki bağlama göre anlam kazanır.
Örneğin «Arabadan indi.» cümlesinde «indi»nin karşıtı «binmek»tir.
Ancak «Merdivenlerden indi.» cümlesinde «indi»nin karşıtı «çıkmak»tır.
- EŞ SESLİLİK (SESTEŞLİK)
Yazılış ve söylenişleri aynı ama anlamları farklı olan kelimelerdir.
«İt» sözcüğü hem «köpek» hem de «bir nesneyi öne doğru hareket ettirmek» anlamlarında kullanılır.
«al» hem bir renk hem de «ver-» fiilinin karşıtıdır.
Onun çiftliğindeki en ilginç hayvan kazdı. (kanatlı bir hayvan)
İşçi artezyen için kuyu kazdı. (çukur açmak için yapılan eylem)
İnsanı en çok tutan besin yağdır. (bir besin)
Yağdır Mevla’m su. (yağmak fiili)
UYARI
İnceltme işareti almış, Arapça ve Farsça kökenli sözcükler, Türkçedeki benzer sesli kelimelerle sesteş kabul edilmez.
Alem (bayrak)———-âlem (evren)—-sesteş değil
Yar (uçurum)————-yâr (sevgili)—–sesteş değil
Hala (babanın kız kardeşi)—-hâlâ(zaman)sesteş değil
UYARI
Bir kelimenin temel, mecaz, yan anlamlarında kullanılması o sözcüğü sesteş yapmaz.
Havai fişekler biraz sonra patladı.—-temel anlam
Kadın bir anda bize patladı.—–mecaz anlam
İlkbaharda ağaçların filizleri de patladı.—yan anlam
UYARI
Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir.
Çiçekler dökülmüş yazmaya. (yazma-y-a)
Şair çalışıyor bunu yazmaya.(yaz-ma-y-a)
- DOLAYLAMA
Çoğunlukla tek sözcükle anlatılabilecek bir durumu veya kavramı birden çok sözcükle anlatmaya dolaylama denir.
Sezen Aksu—–Minik Serçe
Pamuk——beyaz altın
Balık——-derya kuzusu
Eş——hayat arkadaşı
Kaleci—-filenin bekçisi
- GÜZEL ADLANDIRMA
Kimi varlık ve durumlardan söz edildiğinde ortaya çıkacak korku, iğrenme, ürkme gibi duyguların, kötü izlenim ve çağrışımların önlenmesi amacına yönelik daha makul, kabul edilebilir kavramlar kullanmaktır.
Cin—-iyi saatte olsunlar
Verem—ince hastalık
Sağır—işitme engelli
Tuvalet—-ayak yolu, yüz numara….
Ölüm—ebediyete intikal etmek, vefat, gözlerini yummak…
UYARI
Dolaylamayla karıştırılmamalıdır. Dolaylamada ifade edilen kavramın anlamı korkunç veya iğrenç değildir.
Güzel adlandırmada ise kavramın adı telaffuz edilmek istenmediği için başka isim verilir.
Milli basketbol takımı—-On İki Dev Adam—dolaylama
Vahşi ve yırtıcı hayvan—gelincik— güzel adlandırma
- DEYİM AKTARMASI (ANLAM AKTARMASI)
İki sözcük arasında var olan benzerlik ilgisine dayanarak bu sözcüklerden birinin adını ötekine vermeye deyim aktarması denir.
Bu aktarmalar farklı şekillerde yapılabilir.
- İnsandan Doğaya Aktarım: İnsana ait özelliklerin doğaya aktarılmasıdır. Bu aktarım yan anlam oluşturulacak şekilde veya kişileştirme yoluyla yapılır.
Irmağın kolları Akdeniz’e akıyordu.
Bahçede çok eskilerden kalma bir kör kuyu vardı.
Dalgalar hırçın hırçın sahili dövüyor.
- Doğadan İnsana Aktarım:Doğaya ait nitelik ve özelliklerin insana aktarımıdır.
Ne tilkidir o!
Bu oduna laf anlatmak zordur.
Çocuk yaşında olgun davranışlar gösteriyor.
Onu böyle görünce yüreğim parçalanıyor.
Sert bir insan olduğu her halinden belliydi.
- Doğadan Doğaya Aktarım: Doğaya ait olan özelliklerin yine doğaya ait baka durumlara yüklenmesidir.
Fırtına kükrüyordu dışarıda.
Karlar uçuşacak birazdan.
Dereler gürleyerek akarmış.
- Duyular Arası Aktarım (Duyu Aktarımı): Bir duyuya ait özelliğin başka bir duyu yerine kullanılmasıdır.
Yumuşak sesi beni benden alıyor.
Keskin bir bakış fırlattım.
Bahçeden acı bir çığlık duymuşsunuz.
- MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI)
Benzetme ilgisi söz konusu olmadan, başka bazı ilgilerle, bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasıyla oluşturulan mecazlardır.
Birkaç farklı anlam ilgisiyle oluşur:
- İç-Dış İlişkisi
Sobayı yakmanın zamanı gelmedi mi? (sobayı değil içini)
Adam beş bardak içti. (bardak değil içindeki)
Temizlik yapan annem ben eve girerken «Ayağını çabuk çıkar!» dedi. (ayak değil dışındaki ayakkabı)
- Parça- Bütün İlişkisi
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl (hilal-bayrak)
Baharda ağaçları budarız artık. (ağaç-dal)
- Yazar-Eser İlişkisi
Bu aralar elinden Oğuz Atay’ı düşürmüyor. (eserini)
- Yer-Yönetim, Kişi İlişkisi
Geceki sese bütün mahalle ayağa kalktı. (mahalleli)
İstanbul, Ankara’yı bir türlü tanımıyordu. (hükümet, yönetim
- Sebep-Sonuç İlişkisi
Akşama doğru tarlalara bereket yağdı. (yağmur)
Gökyüzü ölüm indiriyordu, yeryüzü ölü püskürtüyordu. (bomba)
- Eşya,nesne-Kişi İlişkisi:
Ünlü raket bu turnuvada başarı gösteremedi.
Milli forma, finale kaldı.
Kitap fuarında ünlü imzalardan kimse yoktu.
- SOMUTLAMA
Aslında soyut anlam taşıyan sözcükler, cümledeki kullanımına bağlı olarak somut anlam kazanabilir. Ya da bu kavramlar yerine somut anlamlı sözcükler getirilerek bu soyut anlamları ifade edebilir.
Kötülerle arkadaşlık edilmez.
Canlar, buraya gelin.
Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm.
Onu öyle görünce içim eridi.
Yaşadıklarını duyunca içim yandı. (acıyı somutladı)
- SOMUTLAMA
Aslında soyut anlam taşıyan sözcükler, cümledeki kullanımına bağlı olarak somut anlam kazanabilir. Ya da bu kavramlar yerine somut anlamlı sözcükler getirilerek bu soyut anlamları ifade edebilir.
Kötülerle arkadaşlık edilmez.
Canlar, buraya gelin.
Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm.
Onu öyle görünce içim eridi.
Yaşadıklarını duyunca içim yandı. (acıyı somutladı)
- SOYUTLAMA
Somut anlamlı bir sözcüğün, soyut anlam kazanmasıdır.
Ayşe, çok yürekli bir kadındır. (Cesaret kastedilmiş.)
Bu kötü durumdan çıkmanın bir yolu mutlaka vardır (Yöntem kastedilmiş.)
Ama da taş kalpliymişsin!
- ANLAM GENİŞLEMESİ
Bazı sözcüklerin geçmişte tek bir şeyi ifade ederken zamanla daha genel bir anlam kazanmasına anlam genişlemesi denir.
Başın ağrıyorsa bir aspirin al. (aspirin marka adıyken bütün ağrı kesiciler için kullanılmış)
Hangi alanda çalışmak istiyorsun.(düz ve açık yer değil iş, meslek)
- ANLAM DARALMASI
Sözcüğün önceden ifade ettiği anlamlardan bazılarını zamanla yitirerek daha dar bir anlam ifade eder duruma gelmesidir.
ESKİDEN | GÜNÜMÜZDE | |
YEMİŞ | MEYVE | İNCİR |
OĞLAN | EVLAT | ERKEK EVLAT |
DON | TÜM GİYSİLER | İÇ ÇAMAŞIR |
İL | ÜLKE | VİLAYET |
- ANLAM İYİLEŞMESİ
Geçmişte kötü bir anlama gelen sözcüklerin zamanla iyi bir kavramı karşılar hale gelmesidir.
Eski Türkçede «kötü» anlamına gelen «yavuz» sözcüğü, günümüzde «iyi, gürbüz, yiğit» anlamlarına gelmektedir.
Eski Türkçede «eziyet, sıkıntı» anlamına gelen «emek» sözcüğü, günümüzde «bir iş için harcanan güç» gibi iyi bir anlamda kullanılmaktadır.
- ANLAM KÖTÜLEŞMESİ
Geçmişte iyi bir anlama gelen bir sözcüğün zaman içinde kötü bir anlamı karşılamasına denir.
Eskiden «canlı» anlamına gelen «canavar» sözcüğü arttık «yırtıcı bir hayvan» anlamına gelmekte.
Eski Türkçede «güzel kadın» anlamına gelen «yosma» sözcüğü, günümüzde «kötü yoldaki kadın» anlamında kullanılmakta.
- İKİLEMELER
Anlatımın gücünü arttırmak ve pekiştirmek için yapılan sözcük tekrarlarına ikileme denir. İkilemeler, ikilemeyi oluşturan sözcükler yönünden farklı şekillerde oluşturulabilir.
Güle güle,demet demet
Ses seda, güçlü kuvvetli
Eş dost, doğru dürüst
irili ufaklı, düşe kalka…
Eğri büğrü, ufak tefek….
Mırın kırın, eciş bücüş…
Şarıl şarıl, gurul gurul….
UYARI: İkilemeler ayrı yazılır ve araya herhangi bir noktalama işareti getirilmez.
- YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğadan seslerin, insanlar tarafından taklit edilmesiyle oluşan anlamsız sözlerdir.
Yansıma sözlerin anlamı olmasa da aldıkları eklerle anlam kazanabilirler.
Çat, pat, küt,cik,miyav,hav,mırıltı, gürültü…