Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi (öz yaşam öyküsü) denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Biyografide ve otobiyografide hayatı ele alınan kişinin başarıları, ilham verici yönleri açık, sade bir dille anlatılır. Otobiyografide anlatıcı birinci kişiyken biyografide üçüncü kişidir. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. . Biyografiler bilgi, belge ve tanıklıklara bağlı olarak nesnel bir dille yazılır. Yazarın iç dünyasına dönük kaleme alınan otobiyografiler ise hafızaya ve anılara dayanır. Bu nedenle otobiyografi yazarı, biyografi yazarı kadar nesnel olamayabilir. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
Otobiyografinin belirleyici özellikleri:
- Otobiyografi düşünsel plânla yazılır.
- Otobiyografi, belgelere dayanılarak yazılır. Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez.
- Derlenen bilgiler bilimsel araştırma yöntemiyle bir araya getirilmelidir.
- Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır.
Amerikan edebiyatında Paul “İç Dünyamdan Notlar” ve Isaac Asimov’un “Dolu Dolu Yaşadım”, Fransız edebiyatında Andrè Gide’in “Tohum Ölmezse” dünya edebiyatının tanınmış otobiyografilerindendir.
Türk edebiyatında Abidin Dino’nun” Kısa Hayat Öyküm”, Şevket Süreyya Aydemir’in “Suyu Arayan Adam” adlı eserleri otobiyografi türünde yazılmıştır. Bazı hikâye ve romanlarda biyografi ve otobiyografi türlerinden yararlanılmıştır. Peyami Safa’nın “ Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” adlı romanı ise otobiyografik bir romandır.