


- Halkın zaman içinde oluşturduğu, çoğu zaman gerçeğe yakın aşk ve kahramanlık olaylarının anlatıldığı sözlü anlatılardır.
- Halk hikâyeciliği geleneği, destanlarla başlayıp Dede Korkut Hikâyeleri, Battalname, Danışmentname, Gazavatname, Hamzaname, Saltukname ile devam eden anlatma geleneğinin XV ile XX. yüzyıl arasındaki aşamalarından biridir.
- İlk söyleyen belli olmadığından anonimdirler.
- Daha sonraki yüzyıllarda derlenerek yazıya geçirilmişlerdir.
- Halk ozanları yani âşıklar tarafından bağlama eşliğinde anlatılırlar. Ozanlar olayları saz çalarak, taklitler yaparak anlatmışlardır.
- Halk hikayelerinde her şeyi bilen anlatıcı, olayları ilahi (hakim) bakış açısıyla anlatır.
- Halk hikâyeleri kulaktan kulağa nesilden nesle aktarıldığı için halkın ortak malıdır.
- Nazım-nesir karışıktır. Olaylar nesir, duygular nazımdır.
- Halkın içinden gelen halk hikâyeleri halk diliyle ve dilin şiirsel işlevinde oluşturulmuştur.
- Olağanüstülükler ve abartmalar oldukça azdır.
- Hikâyenin en eski örnekleri olup destandan modern hikâyeye geçiş eseri olarak kabul edilirler.
- İlk örneği Dede Korkut Hikâyeleri’ dir.
- 15.yy.dan itibaren kahvelerde, düğünlerde anlatılan halk hikâyeleri, toplumun içindeki ilişkilerden yola çıkar ve toplum ve fertler arasında cereyan eder.
- Âşıklar aynı konuyu kendilerinden de bir şeyler katarak anlattıklarından her hikâyenin birden fazla versiyonu oluşmuştur.
- Çoğunlukla bir aşığın (genellikle de rüyasında bağlama çalmayı öğrenen ve âşık olan) aşkı için yollara düşmesi, sevgilisine ulaşmak için birçok badire atlatması, çoğunlukla da sevgilisine kavuşamaması anlatılır.
- Halk hikâyeleri genellikle mutsuz sonla biter. Bu yönüyle masaldan ayrılır.
- Çoğu kişiye göre halk hikâyeleri 10. yy.da destandan oluşan boşluğu doldurmak için ortaya çıkmıştır.
- Daha çok aşkı işlemesi, tarihi bir olaya dayanmaması, nazım-nesir karışık olması, bazı tekerlemelere yer verilmesi, olağanüstü ve abartmaların çok fazla olmaması, daha az kişi olması, kişilerin daha gerçekçi anlatılması, üslubu ve daha kısa olması bakımından destandan farklıdır.
- Abartma ve olağanüstülüklerin az olması, nazım-nesir karışık olmaması, insan dışı varlıkların olmaması, zaman ve mekânın gerçek olması ile sonunun mutlu bitmemesi bakımından da masallardan ayrılır.
- Halk hikâyelerinde geniş bir mekân vardır ve mekânlar gerçektir. Bolu, Erzurum, Şam Halep…halk hikayesinde geçen mekanlar arasındadır.
- Zaman gerçek de olsa genelde belirsiz zaman ifadelerine yer verilir.
- Aşk ve kahramanlık konularının çokça işlendiği halk hikâyelerinin gerçek hayat olaylarından ayrılan, kendilerine göre bir mantık örgüsü vardır. Bu mantık, idealist ölçülere göre şekillenmiş bir hayat anlayışını savunur. Bunun sonucu hikâye kahramanı idealist bir kişiliğe sahiptir. Ayrıca kendi içinde tutarlı bir mantığa dayanmak şartıyla halk hikâyelerinde olmayacak şey yoktur.
- Konular çoğunlukla aşk ve kahramanlık olsa da dini hikâyeler de vardır.
- Halk hikâyeleri; fasıl,döşeme, asıl konu, sonuç –dua ve bazen de efsane bölümlerinden oluşur.

KONULARINA GÖRE HALK HİKÂYELERİ

- Aşk Hikâyeleri: Toplum hafızasında uzun süre yaşayan, aşkların hikâyeleştirildiği sevgi temalı halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Kerem ile Aslı, Arzu ile Kanber, Tahir ile Zühre, Ercişli Emrah ile Selvihan vb. örnek verilebilir.
- Dinî Temalı Kahramanlık hikâyeleri: Tarihe mal olmuş kahramanları veya dinsel açıdan önemli kabul edilen erdemli kişileri konu edinen halk hikâyeleridir. Bunlar 13.yy.da anlatılan cenknamelerin devamı sayılırlabilir.

Cenknamelerde somut veya hayalî varlıklar fazlaca yer tutar ve olağanüstü ögeler söz konusudur. Cenknameler, nazım-nesir karışık olarak kaleme alınmıştır. Cenknamelerde din adına savaşan kahramanların amacı, dini tebliğ etmek, gayrimüslimler ile olan problemleri ortaya koymak ve bunları çözüme kavuşturmaktır. Mücadele putperest, ateşperest veya dinleri belirtilmeyen kâfirlere karşı yapılmaktadır. Cenknamelerin amacı dinî-ahlaki bilgi, tarih bilgisi ve şuuru ile topluma moral vermektir.
Bu hikâyelere Danişment Gazi ile ilgili hikâyeler, Hayber Kalesi, Van Kalesi, Hz. Ali ile ilgili hikâyeler vb. örnek verilebilir.

- Destani Halk Hikâyeleri: İçinde destana ait bazı özellikleri barındıran halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu Hikâyesi örnek gösterilebilir.
Türk Halk Hikâyelerinin Bölümleri
- Fasıl: Anlatıcının hikâyeye geçmeden önce dinleyiciyi anlatılacak olaylara hazırlamak için birtakım şiirler, türküler okuduğu, tekerlemeler söylediği bölümdür.
- Döşeme: Hikâyede olay anlatımına geçmeden önce anlatıcı kişi ve olay mekânlarını tanıtır. Hikâye zamanından bahseder. Çeşitli rivayetlere değinir.
- Asıl Konu: Hikâyenin özünü oluşturan olaylar anlatılır. Çoğunlukla asıl kahramanların öncesi ile hikâyeye başlanır. Bir arayış söz konusudur. Olaylar anlatılır. Modern hikayenin düğüm bölümüne benzer.
- Sonuç, Dua: Bu bölümde hikâye ya mutlu ya da mutsuz biter. Çoğunlukla âşıklar birbirine kavuşamaz. Vuslat öte dünyadadır. Halk hikâyelerinde sadece Âşık Garip mutlu biter. Hikâye mutlu bitiyorsa “Duvak Kapama” denilen bir muhammes türkü söylenir.
- Efsane: Hikâyelerin sonunda gerçek hikâyeden bağımsız olaylar anlatılır. Bunlar kavuşmanın öteki dünyada olduğunu anlatmaya yöneliktir. Efsanelerde sevgililerin mezarlarında iki gül biter. Bu güller kutsal günlerde birbirine sarılır veya mezar çevresinde iki kavak ağacı büyür; bu ağaçlara iki kuş konar ve ötüşürler.
Halk Hikâyelerinin Kaynakları
Türk kaynaklı hikâyeler: Dede Korkut Hikâyeleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Emrah ile Selvihan.
Arap kaynaklı hikâyeler: Yûsuf u Züleyhâ, Leyla ile Mecnun.
Hint-İran kaynaklı hikâyeler: Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dimne.