Deriden kesilen ve tasvir adı verilen birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, eşya vs…) arkadan ışıklandırılmış ayna adı verilen beyaz bir perde üzerine yansıtılmasıyla oynanan gölge oyunudur. Buna hayal perdesi de denir. Zıll-ı Hayal, Küşteri Meydanı adlarını da alır.
Gölge oyununun Anadolu’ya nereden, nasıl ve ne zaman geldiği belli değildir.
Metin And’a göre Anadolu’ya 16.yüzyılda Mısır’dan gelmiştir. Sonrasında Osmanlı toplumunun vazgeçilmez eğlencesi olmuştur.
Karagöz, İslam uygarlığı etkisindeki Osmanlı toplumunun dilini, inançlarını, gelenek ve göreneklerini, zanaatlarını, siyasi ve sosyal olaylara bakışını yansıtan zengin bir kaynaktır.
Olay; yanlış anlamalara nüktelere ve gülünç hareketlere dayanır. Gülmece, dil oyunları ve ağız taklitleriyle oluşturulur.
Karagöz, halkın ortak malıdır. Yani anonimdir. Doğaçlamaya dayanır.
Oyun hayali adı verilen tek bir kişi tarafından oynatılır. Bütün kişileri bu hayalbaz seslendirir. Hayalinin yardımcısına çırak, dayrezen, yardak, sandıkkâr da denir. Tef çalana dayrezen, türküler söyleyene yardak adı verilir.
Karagöz oynatıcılığı usta-çırak ilişkisine dayanır.
Karagöz oyunları dört bölümden oluşur:
- Mukaddime: Oyunun giriş bölümüdür. Göstermelik, nareke (bir üflemeli çalgı) eşliğinde kaldırılır. Tef eşliğinde Hacivat gelir ve semai okur. Hacivat “Off..Hay Hak!” diyerek perde gazeline başlar. Dua eder, beyitler okur ve arkadaş aradığını söyler. Karagöz gelir. Dövüşürler. Hacivat kaçar, Karagöz söylenir, ardından da Hacivat yeniden girerek özür diler ve bu bölüm biter.
- Muhavere: Söyleşme ve yanlış anlamalara dayanan bölümdür. Diyaloglar sürer gider. Türlü nükteler ve cinaslar ortaya çıkar. Olaydan bağımsız bir böllümdür.
- Fasıl: Oyunun asıl bölümüdür. Diğer oyun kişileri de oyuna katılır ve asıl konu işlenir.
- Bitiş: Oyunun son bölümüdür. Bazen çok kısa olur. Karagöz, oyunun bittiğini haber verir, kusurlar için özür diler. Sonraki oyunun gün ve saatini duyurur.
Bu türün ana karakterleri Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz okumamış ama zeki ve anlayışlı, nüktedan bir halk adamıdır. Hacivat’ın kişiliğinde yarı aydınları eleştirir.
Hacivat ise okumuş, orta sınıf şehirliği, yarı aydın tipi temsil eder. Arapça ve Farsça kelimelerle konuşur, zaman zaman bilgiçlik taşlar. Kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar.
Bu ikisinden başka bir de yardımcı karakterler de vardır: Kusursuz Türkçeyle konuşan nazik, çıtkırıldım bir mirasyedi olan Çelebi; kadın kılığına girmiş erkek olan zenne; anlaması kıt bir cüce olan Beberuhi; bir elinde içki şişesi, diğerine kama ile dolaşan ve olayları kaba kuvvetle çözen Tuzsuz Deli Bekir; sırtında baltası ile kaba saba bir tip olan Kastamonulu Himmet; elinde kemençesi,hızlı konuşup kimseye fırsat vermeyen ce çabuk öfkelenen Laz; Matiz, Karagöz’ün karısı ve oğlu, Rum, Ermeni, vs. gibi tipler yardımcı karakterlerdir.