Bir yazarın çeşitli sebeplerle yurt içinde ve yurt dışında gittiği yerlerdeki gözlem, tespit, deneyim ve yorumlarını canlı ve etkileyici bir dille aktardığı yazı türüne gezi yazısı denir. Eskiden gezi yazılarına seyahatname, gezip gören insana da seyyah denirdi.
Dünya edebiyatının en önemli seyahatnameleri arasında 13. yüzyılda yayımlanmış Marko Polo‘nun Uzak Doğu izlenimlerini içeren Seyahatnamesi ve 14. yüzyılda yaşamış Arap gezgin İbni Batuta‘nın İslâm dünyası gezilerini konu edinen Seyahatnamesi yer alır.
Türk edebiyatında ilk gezi kitabı ünlü denizcilerimizden Seydi Ali Reis’ in Miratül-Memalik (Ülkelerin Aynası) adlı eseridir.
Edebiyatımızın gezi türünde en önemli eseri ünlü gezginimiz Evliyâ Çelebi ‘nin Seyahatnâme ( Tarih-i seyyah) adını taşıyan on ciltlik eseridir.
Gezi yazısının belirleyici özellikleri nelerdir?
— Gezi yazılarında daha çok kronolojik anlatım tercih edilir. Gezi için yapılan hazırlıklardan başlanarak yolculuk, varış, varıştaki ilk izlenimler ve sonrası sırasıyla anlatılır. Ancak tersi bir sıralama yapmakta mümkündür veya gezide görülen en önemli özellikler belirlenip önemsizden önemliye doğru bir sıralamaya gidilir.
—Aynı yerler daha önce de başkaları tarafından görülmüş, yazılmış olabilir. İkinci gidişte görülenlerle, ilk gidişte görülenler arasındaki farklara bile değinmek gerekir. Bu da gezi yazılarının zamanla tarihsel belge olduğunu ortaya koymaktadır.
— Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma ile bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
— Gezi yazılarında yazar; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmacı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Ayrıca okuyucuya değişikliği gösterebilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanabilir.
— Fotoğraf kullanılmalıdır.
— Gezilebilecek her yer, gezi türüne konu olabilir.
— Bu tür eserlerde en önemli husus gözlemlerdir.
— Diyaloglardan, rivayetlerden, hikâyelerden, efsanelerden, anılardan, atasözlerinden ve deyimlerden yararlanılır.
— Gezi yazılarının okunurluğu anlatılanların ilgi çekiciliğine bağlıdır.
— Söylenenlerin gözlem ürünü olması, anlatıma düş gücünün karışmaması gerekir.
— Gezi yazıları genellikle mensur ise de manzum olanlar da vardır.
— Bazı yazarlar, olay ve olguları olduğu gibi aktarırken, bazıları günlük, mektup, röportaj gibi türlere ait tekniklerle yazma yöntemini tercih ederler.
— Gezi yazıları her zaman, her yerde görülen şeylerden değil de farklı, özgün şeylerden bahsetmeli, karşılaştırmalardan faydalanmalı, örnekler vermelidir.
— Gezi yazıları ister mektup, ister anı şeklinde yazılsın isterse gezilen yerlerdeki insanlarla röportaj yapılsın mutlaka, bütün gezi yazılarında edebi bir özellik, ilginç bir yaklaşım, farklı bir gözlem gücü bulunmalıdır.
— Gezi yazısında görülenler genellikle birinci kişinin ağzından yani gezenin ağzından anlatılır.
— Gezi yazılarının dili sade ve yalın olmalıdır.
TÜRK EDEBİYATINDA GEZİ YAZILARI
Bugünkü bilgilerimize göre Türkçe yazılan ilk gezi kitabı, tanınmış denizcilerimizden Seydi Ali Reis‘in Miratül-Memalik adlı eseridir. Eser Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar.
Ünlü bilginlerimizden Kâtip Çelebi’nin Cihannüma adlı eseri de gezi yazılarında rastlanan birtakım özellikleri içermektedir. Kâtip Çelebi, Osmanlı ülkesinin birçok yerini dolaşmış ve eserinde gördüğü bu yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Edebiyatımızda gezi türünde ilk büyük ve önemli eserin yazarı Evliya Çelebi’dir. Tarih-i Seyyah adını taşıyan on ciltlik eserinde Evliya Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ve dışında gezip gördüğü yerleri anlatır. Bu yerler arasında Bursa, İzmir, Trabzon gibi şehirlerimiz yanında Avusturya, Hicaz, Mısır, Habeşistan ve Dağıstan gibi yabancı ülkeler de bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin gezi kitabından XVII. Yy. toplumumuzun zengin kültür özelliklerini öğrenmek mümkündür. Anlatımdaki sadelik, içtenlik ve söyleşi havası da eser için ayrı bir üstünlük sayılır.
Tanzimat’tan Sonraki Gelişmeler
XIX. yy. ın sonlarında yayımlanan ve gerçek bir gezi yazısı niteliği taşıyan eser Ahmet Mithat Efendi‘nin Avrupa’da Bir Cevelan adlı kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde İstanbul’dan Stockholm’e kadar yaptığı tren yolculuğuna ve dönüşünde uğradığı birçok Avrupa kentlerine ilişkin gözlem ve izlenimlerini anlatır. Ali Bey’in Seyahat Jurnali adlı kitabı da bu yüzyılın önemli gezi eserleri arasında sayılır.
1908’den sonra gezi yazısı türünde büyük ilerleme sağlanmıştır. Bunda yabancı ülkelerle kurulan ilişkilerin gelişmesi ve gezilerin daha kolay hâle gelmesi, okur sayısının artışı yanında yabancı gezi kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin etkisi büyük olmuştur. Bu dönemin tanınmış şair ve yazarlarından Cenap Şehabettin‘in Hicaz yolculuğunu anlatan Hac Yolunda, Suriye ve Irak’tan söz eden Afak-ı Irak ve bir Avrupa gezisinde gördüklerini yansıtan Avrupa Mektupları adlı eserlerini Türkçe gezi türünün başarılı örnekleri arasında gösterebiliriz. Ahmet Haşim’in Frankfurt Seyahatnamesi de bu dönemdeki önemli eserlerdendir.
Cumhuriyet Döneminde Gezi Yazıları
Cumhuriyet Dönemi, gezi yazısı bakımından yurt içi ve yurt dışı gezilerinin iyice arttığı, gezilen coğrafyaların çeşitlendiği, farklı bakış açılarının getirildiği, bu türün pek çok değişik örneğinin görüldüğü bir dönemdir. Bu dönemin tanınmış gezi yazarları arasında önce Falih Rıfkı Atay’ı anmamız gerekir. Atay’ın Denizaşırı, Taymıs Kıyıları, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim ele alınan konular ile gerek gözlem gerekse anlatım ustalığı bakımından ilginç ve değerli eserlerdir. Anadolu Notları ile Reşat Nuri Güntekin de bu türün en iyi örneklerinden birini vermiştir.
Yine İsmail Habip Sevük’ün Tuna’dan Batıya, Yurttan Yazılar adlı eserleri de Türk edebiyatında dili, anlatımı, gözlemleri yönünden ayrı bir yere sahiptir. Cumhuriyet Dönemi’nde gezi türünde eser veren diğer yazarlar arasında Düşsem Yollara Yollara ile Haldun Taner; Anadolu ile Nahit Sırrı Örik; Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan adlı eseri ile Melih Cevdet Anday, Göz Ucuyla Avrupa ile Yusuf Ziya Ortaç; Canım Anadolu ile Bedri Rahmi Eyüboğlu sayılabilir