EDEBİYAT VE TOPLUM

                Edebiyat; insanların duygu, düşünce, istek,beklenti,tasarı,planlarını yazılı veya sözlü olarak estetik bir şekilde anlatma sanatıdır. Edebiyatın malzemesi dil, konusu insandır. Bu tanımdan hareketle edebiyatın toplumsal olduğunu, ulusu birbirine bağlayan bir unsur olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki toplumun en küçük ögesi insandır.

                Toplumu oluşturan insan; toplumun değer yargılarını, duyuş, düşünüş ve inançlarını, gelenek ve göreneklerini yansıtır. Sanatçı, o nedenle, içinden çıktığı toplumun bütün özelliklerine eserinde yer verir. Edebi eser, toplumun siyasi,sosyal, kültürel, dini,askeri,eğitim  ve ekonomik  bütün özelliklerini, yani toplumun ve yazıldığı dönemin zihniyetini kapsar. Örneğin Kurtuluş Savaşı yıllarında yazılan Ateşten Gömlek adlı eserde; milli mücadele, milli duygular, yoksulluk, ölüm gibi toplumun ve dönemin yaşayışı yer alır. Daha eskilere gidersek Köroğlu’nun şiirlerinde baskıcı olan Bolu Beyi’ne karşı direnen bir grubu ve yine o dönemin yaşantısını görürüz. Bir örnek de Tanzimat Edebiyatı’ndan: Namık Kemal, yaşadığı dönemde siyasi ve sosyal değerlerin hiçe sayıldığını, özgürlüğün önemini Hürriyet Kasidesi adlı eserde anlatır.

                Bundan farklı olarak güzel olan her şey insanoğlunu etkiler. Güzel söz de öyle. Doğal olarak edebiyat toplumu etkiler. Bu etkiyi gören kimi düşünür ve sanatçı, edebi türleri kullanarak düşüncelerini toplumun geniş tabanına ulaştırmaya çalışmış ve bundan da başarılı olmuşlardır. Örneğin Tanzimat Dönemi’nde de Milli Edebiyat Dönemi’nde de sanatçılar “toplum için sanat” anlayışından hareketle toplumu etkilemeyi başarmışlardır.  Yine Tanzimat Dönemi’nde yazılan ve edebiyatımızda sahnelenen ilk tiyatro olma özelliği gösteren “Vatan Yahut Silistre” oyununun ilk gösteriminden sonra salondan çıkan seyircilerin vatan için yürüyüş yapmaları, edebiyatın toplumu etkilediğinin en güzel göstergesidir.

               

Edebiyat bir dil sanatıdır. Dil ise toplumu ayakta tutan en önemli unsurlardan biridir. Çünkü toplumun kültürünü nesilden nesle aktaran, dildir. Dil ürünleri, toplumu birbirine bağlar. Ta İslamiyet öncesi sözlü gelenekten beri kullanılan “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.” atasözü, günümüzde de yaygın şekilde kullanılmakta bu da geçmişimizi bilmemizle birlikte milli bilincimizin ayakta durmasına yardımcı olmaktadır.

                Kısacası;

  • Edebiyat, toplumun aynasıdır.
  • Edebiyat, oluşturulduğu toplumun zihniyetini yansıtır.
  • Oluşturulduğu toplumdan uzak olan her türlü edebi girişim yok olmaya mahkûmdur.
  •  Edebiyat kitleleri etkileyebilecek güce sahiptir. O nedenle araç olarak kullanılabilmektedir.
  • Edebiyat, toplumu yansıttığı gibi, toplumu değiştirip şekillendirebilir de.
  • Edebiyat, kültürün bir parçasıdır. Bir milletin kültürünü nesilden nesle aktarır.
  • Kültürü aktardığı için de bir milli bilincin oluşmasını sağlar, böylece bir milleti birbirine bağlayarak ayakta tutar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir