CUMHURİYET DÖNEMİ 1950-1980 ARASI MODERNİZMİ ESAS ALAN ROMANLAR

 Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir. 

Sanat, mimari ve edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren adından söz ettirmeye başlayan akım, yirminci yüzyılın birinci yarısında etkili olmuştur. 

Latincede “şimdi”yi ifade eden modernus kelimesinden türeyen modernizm ilk planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir.

1. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. 

2. Modernizmde geleneksel olanı günün anlayışına uydurma, geleneksel yapıyı ve anlatımı reddederek yeniyi ortaya çıkarma anlayışı vardır. 

  • Modernist eserlerde toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, kurallara ve toplum düzenine isyan, şiire özgü söyleyişlerden de yararlanarak, çağrışımlara açık bir biçimde sembollerle anlatılır. 
  • Yaşamın zor, anlaşılmaz ve karmaşık oluşu savunulur. İnsan, karmaşık bir varlık olarak sunulur.
  • Bireysellik ve bireyin kozmik yalnızlığı anlatılır.
  • Modernizm, gerçeğin dış dünyada değil insanın iç dünyasında olduğuna inanır. Bu nedenle psikolojik olana, bireyin ruhuna, bilinçaltına yönelir.
  • Eserlerdeki kişiler genelde huzursuz, yalnız, iç dünyasına kapalı, yaşamla mücadele eden geleneğe karşı çıkan tiplerdir.
  • Modernizme göre varlıklar, nesneler, durumlar aslında göründükleri gibi değildirler.
  • Modernizmi esas alan eserlerle bireyin iç dünyasını esas alan eserler arasında insan psikolojisine yaklaşım bakımından yakınlıklar vardır. 
  • Modernizmi esas alan eserler, varoluşçuluk akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre, dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak, önce var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi özünü arar, kendisi olmaya çabalar, bu bakımdan birey yaşadığı toplumla da çatışma içindedir. 
  • Yapı unsurlarının önemi yoktur. Geleneksel roman yapısı önemini yitirmiştir. Olay örgüsü insana özgü gerçekliği ve estetik kaygıyı yansıtmalıdır.
  • Eserlerde kahramanlar yaşanan olaylara alaycı bir tutumla yaklaşırlar.
  • Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında arayışlara gidilir, alegorik anlatıma önem verilir. 
  • Simgelere, mitolojiye ve mistisizme yönelinmiştir.
  • Yazarlar insanı çevreleyen toplumsal dünyayı yalın bir biçimde anlatmaktan kaçınırlar. 
  • Modernist eserlerde esas olan, olayın birey üzerindeki etkisini anlatmaktır. 
  • Anlatıcı “ben”i ön plana çıkarır.
  • Çoğunlukla iç çözümleme, iç monolog, bilinç akışı, geriye dönüş teknikleri kullanılır.
  • Somut gerçeklik yerine soyut gerçeklik önem kazanmıştır.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:

·         Oğuz Atay

·         Oktay Akbal

·         Adalet Ağaoğlu.

·         Yusuf Atılgan,

·         Vüsat O. Bener,

·         Bilge Karasu,

·         Nezihe Meriç,

·         Ferit Edgü,

·         Mehmet Eroğlu

 1. YUSUF ATILGAN (1921 -1989)

*Modernizmin insan ruhunda açtığı yaraları, bireyin yalnızlığı ve psikolojik yabancılaşmayı gözlemlerinden yararlanarak anlatmıştır.

*Kendini arayan, sorgulayan, tutunamayan bireyleri, aşk, yabancılaşma, yalnızlık ve kaçış temalarını özenli bir dille işlemiştir.

*Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanınmıştır.

*”Aylak Adam” romanındaki “C”, “Anayurt Oteli”ndeki “Zebercet” gibi unutulmaz karakterler yaratmıştır.

Roman: Aylak Adam, Anayurt Oteli, Canistan 

 2. OĞUZ ATAY (1934· 1977)

*Oğuz Atay, hem söyledikleriyle hem de söyleyiş biçimlerindeki yeniliklerle modern edebiyatın öncü isimlerinden olmuştur. Ayrıca kendisi postmodernizmin öncüsü, Tutunamayanlar ise “postmodern romanın ilk örneği” olarak kabul edilebilir.

*Toplum kurallarıyla çatışma içinde olan aydınların iç dünyalarını mizahın gücünden, modern ve postmodern anlatım tekniklerinden ustaca yararlanarak anlatmıştır.

* Eserlerinde batılılaşma sürecindeki bireylerin yaşamlarını, toplumdan kopuşlarını  ve özellikle iç çelişkilerini,kent yaşamının karmaşası içinde yabancılaşan aydının dramını ele almıştır.

*1970 yılında TRT’nin açtığı bir yarışmada “Tutunamayanlar” adlı romanı başarı ödülü almıştır.

*“Bir Bilim Adamının Romanı”, yazarın kendi hocası olan Mutafa İnan’ın hayatını anlattığı biyografik bir romandır.

 Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Eylembilim

3. SAİT FAİK ABASIYANIK (1906 – 1954)

*Çağdaş öykücülüğün öncülerindendir.

* Hikâyelerinde “konu” ve “olay”dan çok “zaman”dan ve “insan yaşamı”ndan kesitler öne çıkar. Türk edebiyatında Çehov tarzı hikâyenin en önemli temsilcisidir.

*İstanbul, deniz, balık, yoksulluk, avare insanlar, doğa yaşama bağlılığın göstergesi olarak öykülerinde sıkça yer bulur.

*Sade bir Türkçeyle yazmıştır.

 Roman: Medar-ı Maişet Motoru (Sonraki baskıda adı “Birtakım İnsanlar”), Kayıp Aranıyor

4. BİLGE KARASU (1930 – 1995)

*Anlattığıyla, anlatımıyla özgün bir imzadır.

* Resimden, müzikten felsefeye, sinemaya uzanan geniş bir ilgi yelpazesi içinde bireyin sorunlarını sevgi, dostluk, yalnızlık odağında ele almıştır.

*Ben merkezli hikâyeler türünün edebiyatımızdaki en önemli isimlerindendir.

*Felsefeci kimliği de olan sanatçı; soyutlama, çağrışımlar ve simgelerle dolu metinler yazarken mitolojiye, masallara, tarihsel dönemlere ve efsanelere fazlasıyla yer vermiştir.

*”Gece” romanı, on yılda bir verilen “Pegasus Ödülü”nü kazanan ilk Türk yazar olmuştur.

Romanları: Gece, Kılavuz

5.ADALET AĞAOĞLU

*Varoluşçuluktan etkilenmiş, eleştirel gerçekliği benimsemiş, modern Türk romanının önemli ismidir.

*Çoğunlukla aydınların problemlerini ve ilişkilerini işlediği romanlarında egemen ideolojinin bunalttığı küçük burjuva kökenli insanların açmazları üzerinde durmuştur.

*Korku, ölüm, erkek-kadın ilişkileri, aşk, yaşlılık, gençlik, başkaldırı, özgürlük gibi evrensel temaları güncel kaygılarla işlemiştir.

Romanları:  Dar Zamanlar Üçlemesi (Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi, Hayır), Fikrimin İnce Gülü, Romantik Bir Viyana Yazı, Ruh Üşümesi, Yazsonu, Üç Beş Kişi, Dert Dineleme Uzmanı

6. NEZİHE MERİÇ (1925 – 2009)

*Toplum içinde bile kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları başarıyla anlatmıştır.

*Kadınların iç dünyalarını, çeşitli sorunlarını ve varoluşçuluğun etkisiyle yalnızlık temasını şiirsel bir dille işlemiştir.

*Çehov tarzı hikâyeye uygun eserler vermiştir.

Romanları: Korsan Çıkmazı, Alacaceren, Boşlukta Mavi

7. VÜS’AT ORHAN BENER (1922 – 2005)

*Vüs’at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir.

* Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi.

*Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi.

*Bener’in eserlerinde ölüm teması önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır.

*Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener’in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışa vuran bilinç akışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak “iç konferans tekniği” olarak adlandırmıştır.

Roman: Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir