II. Dünya Savaşı yılları ve sonrasında ideolojilerden ve savaşlardan bunalan insanın, büyük bir hayal kırıklığıyla kendi iç dünyasına çekilmesiyle başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bazı sanatçılar da bireyin iç dünyasını (psikolojisini, ruhsal durumunu) anlatmayı amaçlamış bu doğrultuda önemli eserler vermişlerdir. Bu yazarlar insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatmak, modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır.
Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımları, sınır koymadan, doğrudan peş peşe anlatmak) yollarından yararlanmışlardır.
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde; bunalım, yabancılaşma, bireyin toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı, bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin düzeni gibi konular ele alınır.
Özetle:
1. Psikolojik roman anlayışı benimsenir.
2.Bireyin psikolojisini yansıtma amaçlanır.
3 .Bu yazarlar, insan gerçekliğini farklı yönlerden anlatma gayreti içine girmişler; olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin psikolojisini aktarmaya çalışmışlardır.
4. Bu yüzden olay örgüsünü önemsememişler, merak unsurunu ikinci plana atmışlar ve tamamen insanın iç dünyasını ve içsel çatışmalarını gerçekçi tasvirlerle ortaya koymaya çalışmışlardır.
5. Bu yazarlar, insanın topluma yabancılaşmasının nedenlerini sosyo-ekonomik unsurlarda değil bireyin iç dünyasında aramışlardır.
6. Birey kavramından yola çıkarak bireysel çözümlemeler yapmışlardır.
7. Bireyin bunalım, sıkıntı, yabancılaşma ve yalnızlıklarını ele almışlardır. Toplumla hesaplaşma, kendini sorgulama, bilinçaltı, kozmik alem gibi konulara da değinmişlerdir.
8. Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlar; çağrışımlara açık, sanatlı bir dille ruh tahlillerine/çözümlemelerine yer vermişlerdir.
9.Geleneksel anlatım teknikleri yerine iç konuşma, bilinç akışı gibi yeni tekniklere yer verilmiştir.
10. Sanat için sanat ilkesi hâkimdir.
11. Genelde açık bir dil kullanılmıştır. Ancak seçici, mükemmeliyetçi bir anlayış benimsenmiştir.
12. Olay,zaman ve mekan; insan psikolojisini açıklamada bir araç olarak görülmüştür.
13. Daha çok sürrealizm akımının etkisinde kalındığı söylenebilir.
Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:
§ Peyami Safa
§ Ahmet Hamdi Tanpınar
§ Tarık Buğra
§ Samiha Ayverdi
§ Mustafa Kutlu
§ Halikarnas Balıkçısı
§ Abdulhak Şinasi Hisar
§ Sabahattin Kudret
1. PEYAMİ SAFA (1889 – 1961)
*Psikolojik roman türünün usta ismidir. Maddecilik karşısında ruhçuluğu benimsemiştir.
* Roman tekniği oldukça gelişmiştir.
*Eserlerinde hasta bedenleri ve ruhları, maddi-manevi acıları, ahlak bunalımlarını, birey- tolum çatışmalarını, yalnızlık duygularını, vicdan azaplarını işlemiştir.
* Batılı olamayan ama Doğulu da kalamamış Türk toplumunu konu edinmiştir; bu konu Fatih – Harbiye romanında daha da öne çıkar.
*Dokuzuncu Hariciye Koğuşu hasta bir gencin psikolojisini anlattığı, yazarın otobiyografik romanıdır.
* Olaylardan çok psikolojik tahlillere önem vermiştir.
* Ekonomik nedenlerle Server Bedii takma adıyla Cingöz Recai adlı polisiye romanlar yazmıştır.
*Herkesin anlayabileceği bir dille edebi eser yazma düşüncesine karşı çıkarak edebi dille roman yazmayı savunmuştur.
Roman: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Bir Tereddüdün Romanı, Sözde Kızlar, Fatih-Harbiye, Yalnızız, Mahşer, Şimşek, Cumbadan Rumbaya, Canan
2. TARIK BUĞRA (1918 – 1994)
*Öykü, roman, deneme ve tiyatrolarıyla tanınır.
*Eşya ve olayların iç yüzüne yönelmiş, konuları tarihten ve günlük yaşamdan seçmiştir.
*Psikolojik ögelere yer vermiştir.
*Maupassant tarzı hikâyeye uygun hikâyeler yazmıştır.
*Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı Küçük Ağa ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı “Osmancık” romanlarıyla tanınır.
*Şiirsel, canlı, yoğun bir dil kullanmıştır.
Roman: Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, Osmancık, Firavun İmanı, İbişin Rüyası, Yağmuru Beklerken, Dönemeçte, Gençliğim Eyvah, Yalnızlar…
3 SELİM İLERİ (1949 – )
*On dokuz yaşındayken yayımlanan “Cumartesi Yalnızlığı” adlı ilk öykü kitabıyla dikkatleri çekmiştir.
*Bireyin zengin iç dünyasını yansıtmaya öncelik veren öyküler yazmıştır.
* Eserlerinde modernist ögelere yer vermiştir. İç konuşma, hayali çevreler, zaman oyunları, gel gitler, bilinç akışı gibi teknikler kullanmıştır.
*Romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizliği, yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını vb. işlemiştir.
Roman: Destan Gönüller, Her Gece Bodrum, Cehennem Kraliçesi, Ölüm İlişkileri, Bir Akşam Alacası, Yalancı Şafak, Saz Caz Düğün Varyete, Yaşarken ve Ölürken, Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın, Kırık Deniz Kabukları, Yarın Yapayalnız…
4. SEMİHA AYVERDİ
*Eserlerinde en çok İstanbul sevgisi, Osmanlı hayatı, Batılılaşma, din ve tasavvuf gibi temaları işlemiştir.
Romanları:Aşk Budur, İbrahim Efendi Konağı, Batmayan Gün, Ateş Ağacı, İnsan ve Şeytan, …
5. ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
*Eserlerinde çevresinden, anılarından beslenmiş; geçmişe özlem ve Doğu-Batı çatışması temasını işlemiştir.
*Kendine özgü bir teknik; uzun cümleli, süslü, sanatlı ve şiirsel bir dil kullanmıştır.
*Romanlarında genellikle İstanbul’dan, özellikle de İstanbul’un geçmişinden, Boğaziçi’nden, Boğaziçi yalı ve köşklerinden, eğlencelerinden söz etmiştir.
Romanları: Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz, Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği
6. AHMET HAMDİ TANPINAR
*Eserlerinde insan, doğa ve evren motiflerini; rüya, zaman ve bilinçaltı kavramlarını; geçmişe özlem, mimari ve musiki temalarını sıkça kullanmıştır.
*Türk edebiyatının en üslupçu yazar ve şairlerinden biri olarak kabul edilir.
* Şiirdeki sembolist anlatım tarzını zaman zaman romanlarına da yansıtmıştır.
*Romanlarında Doğu-Batı çatışmasına, psikolojik tahlillere önemle eğilmiştir.
Romanları: Huzur, Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Aydaki Kadın